Teknoloji tüketicileri günbegün tembelleşirken hayatlarının başrolünü hodgam bir çerçeveden oynamaya oldukça istekliler. Peki bu yeni bir hâdise mi?
Bu yazıda insanların oluşturdukları iletişim kanallarına -yine insan orijinli- zarar veren bir olgudan bahsedeceğim: Tahammülsüzlük.
Kelime olarak "tahammül"
Tahammül (تحمل / تَحَمُّلْ); yüklenmek, dayanmak, sabretmek anlamına gelen Arapça kökenli bir kelimedir. Bir çeşit hammallık yapmaktır, mânevî hammallık.
Zıttı mânâları çağrıştıran kavramlar ise; tölerans, hoşgörü, sabır vb kavramlardır.
Tahammül edebilene aşk olsun!
Tahammülsüzlük tek başına ayakta durabilecek bir davranış şekli değildir. Mutlaka bir başka unsur tarafından desteklenmeli. Öyle ki bir süre sonra alışkanlık olacağından mâlum unsurla birlikte kök salar ve taşlaşır.
Bu destekleyici unsur; kibir, kıskançlık vb tanıdık duyguları orjinlidir ancak tahammülsüzlükle başka bir şekle bürünürler.
"Sana ayıracak zamanım yok.", "Vaktimi harcama işim var", "Seni niye dinleyeyim ki?", "Banane senin düşüncelerinden. ", "Yine başlama, bıktım artık.", "Sayıyla mı gönderiyorlar sizi bana?"... tarzında cümleler birer tahammülsüzlük belirtisidir.
Tahammülsüzsem ne olacak?
Tahammülsüzlük iletişimi baltalayan çok zararlı bir davranış şeklidir. Bazen daha iletişimin başında bütün köprüleri yakar, tek laf ettirmez. Ezcümle insanlar arası iletişimi kopartır.
Sosyal medya tahammülsüzlüğü
İletişim tüm canlıların birbirleri arasında oldukça önemli bir yer tutar. Öyle ki iletişimin kolaylaşması ve artması için insanlar yüzyıllardır yol yöntem arayışına girişmiştir. Günümüzde de teknolojinin gelişiminde bu amaca hizmet eden adımlar atılmaktadır, ileride de atılacaktır.
İlginçtir ki teknolojinin bugünlerde ortaya çıkardığı "sosyal medya" iletişim kanalı, bugüne dek hiçbir iletişim kanalında olmadığı kadar tahammülsüzlükten etkilenmiştir. Bu yönü nedeniyle bazen sosyal medyanın yalnızca tahammülsüzlük üzerine kurulduğunu düşünüyorum.
Bu, biraz da "vagon çıkmazı"na benzer. Psikoloji ve felsefede zikredilen bu durum şu şekildedir:
Vagon çıkmazı
Bir vagonun kontrolden çıkıp hızla ilerlediğni gördüğünüzü düşünün. Raylarda bir makas mevcut ve vagonun oraya varmasına biraz süre var. Makastan sonra rayların sağ kolunda 5 işçi, sol kolunda ise tek bir işçi çalışmakta. Sizin yanınızda da makası kontrol eden bir kol var. Kolu hangi yöne doğru çevirirsiniz? Buna verilen cevap genelde sol taraf oluyor.
Varsayımın devamında makas ortadan kaldırılıyor ve rayların üzerinde beş işçi çalışıyor. Bu sefer raylarda hızla ilerleyen vagonu durdurabilmek için kesin olan tek bir çare mevcut: önünüzdeki şişman bir adamı vagonun önüne itmek. Peki ya bu durumda ne yaparsınız?
İşte varsayımın ikinci safhâsındaki durumda, genelde "hiçbir şey yapmam" cevabı veriliyor. Öyle ki beş kişiyi kurtarmak için bir kişiden vazgeçmeme durumu baskın. Psikoloji, bunun nedeninin yakın temas olduğunu söylüyor. Yani bir kolu çevirmek bir kişiyi raylara itmekten daha "insancıl" bir seçim olarak düşünülüyor.
Bu anlamda, sosyal medyada, ekran başından birkaç tuşa basmak birinin yüzüne karşı konuşmaktan daha kolay.
Son birkaç söz
Tahammül edebilmek zıttına göre daha fazla çaba gerektiriryor. Hoşgörü, tölerans ve sabır tahammülle beraber anılabilecek kavramlar. Bu ikisi tahammülü kolaylaştırabilir. Ancak tahammül edebilmeye tahammül edebilmek daha kökten bir çözümü gerektiriyor: insanlara inanabilmek ve güvenebilmek.
Bu yazıda insanların oluşturdukları iletişim kanallarına -yine insan orijinli- zarar veren bir olgudan bahsedeceğim: Tahammülsüzlük.
Kelime olarak "tahammül"
Tahammül (تحمل / تَحَمُّلْ); yüklenmek, dayanmak, sabretmek anlamına gelen Arapça kökenli bir kelimedir. Bir çeşit hammallık yapmaktır, mânevî hammallık.
Zıttı mânâları çağrıştıran kavramlar ise; tölerans, hoşgörü, sabır vb kavramlardır.
Tahammül edebilene aşk olsun!
Tahammülsüzlük tek başına ayakta durabilecek bir davranış şekli değildir. Mutlaka bir başka unsur tarafından desteklenmeli. Öyle ki bir süre sonra alışkanlık olacağından mâlum unsurla birlikte kök salar ve taşlaşır.
Bu destekleyici unsur; kibir, kıskançlık vb tanıdık duyguları orjinlidir ancak tahammülsüzlükle başka bir şekle bürünürler.
"Sana ayıracak zamanım yok.", "Vaktimi harcama işim var", "Seni niye dinleyeyim ki?", "Banane senin düşüncelerinden. ", "Yine başlama, bıktım artık.", "Sayıyla mı gönderiyorlar sizi bana?"... tarzında cümleler birer tahammülsüzlük belirtisidir.
Tahammülsüzsem ne olacak?
Tahammülsüzlük iletişimi baltalayan çok zararlı bir davranış şeklidir. Bazen daha iletişimin başında bütün köprüleri yakar, tek laf ettirmez. Ezcümle insanlar arası iletişimi kopartır.
Sosyal medya tahammülsüzlüğü
İletişim tüm canlıların birbirleri arasında oldukça önemli bir yer tutar. Öyle ki iletişimin kolaylaşması ve artması için insanlar yüzyıllardır yol yöntem arayışına girişmiştir. Günümüzde de teknolojinin gelişiminde bu amaca hizmet eden adımlar atılmaktadır, ileride de atılacaktır.
İlginçtir ki teknolojinin bugünlerde ortaya çıkardığı "sosyal medya" iletişim kanalı, bugüne dek hiçbir iletişim kanalında olmadığı kadar tahammülsüzlükten etkilenmiştir. Bu yönü nedeniyle bazen sosyal medyanın yalnızca tahammülsüzlük üzerine kurulduğunu düşünüyorum.
Bu, biraz da "vagon çıkmazı"na benzer. Psikoloji ve felsefede zikredilen bu durum şu şekildedir:
Vagon çıkmazı
Bir vagonun kontrolden çıkıp hızla ilerlediğni gördüğünüzü düşünün. Raylarda bir makas mevcut ve vagonun oraya varmasına biraz süre var. Makastan sonra rayların sağ kolunda 5 işçi, sol kolunda ise tek bir işçi çalışmakta. Sizin yanınızda da makası kontrol eden bir kol var. Kolu hangi yöne doğru çevirirsiniz? Buna verilen cevap genelde sol taraf oluyor.
Varsayımın devamında makas ortadan kaldırılıyor ve rayların üzerinde beş işçi çalışıyor. Bu sefer raylarda hızla ilerleyen vagonu durdurabilmek için kesin olan tek bir çare mevcut: önünüzdeki şişman bir adamı vagonun önüne itmek. Peki ya bu durumda ne yaparsınız?
İşte varsayımın ikinci safhâsındaki durumda, genelde "hiçbir şey yapmam" cevabı veriliyor. Öyle ki beş kişiyi kurtarmak için bir kişiden vazgeçmeme durumu baskın. Psikoloji, bunun nedeninin yakın temas olduğunu söylüyor. Yani bir kolu çevirmek bir kişiyi raylara itmekten daha "insancıl" bir seçim olarak düşünülüyor.
Bu anlamda, sosyal medyada, ekran başından birkaç tuşa basmak birinin yüzüne karşı konuşmaktan daha kolay.
Son birkaç söz
Tahammül edebilmek zıttına göre daha fazla çaba gerektiriryor. Hoşgörü, tölerans ve sabır tahammülle beraber anılabilecek kavramlar. Bu ikisi tahammülü kolaylaştırabilir. Ancak tahammül edebilmeye tahammül edebilmek daha kökten bir çözümü gerektiriyor: insanlara inanabilmek ve güvenebilmek.
-nbsas-