Dünya tarihinde akla gelen en büyük buluşlar her zaman basit bir düşünce temelinde gelişmiştir, meydana gelmiştir. Akkorlu ampulden -hatta daha öncesinden- WhatsApp'a kadar iz bırakan bu düşünceler karmaşık düşüncelerin ürünleri değillerdir. Her biri temel bir amaca özgülenmiştir.
Doğuş ve sonuç kısımları
Fikirler basit olsa da tabi ki de çaba harcanmadan gelişemiyorlar. Bunu daha iyi anlayabilmek için hem kıyas yöntemine hem de birkaç yeniden anlamlandırmaya ihtiyacımız var.
Düşüncenin serim ve çözüm kısmı
Sizden birisi klasik bir kompozisyon istediğinde ilk olarak kompozisyondaki anlatım sıralaması aklınıza gelecektir. Bir kompozisyon sırasıyla; giriş(serim), gelişme(düğüm) ve sonuç(çözüm) bölümlerinden oluşmalıdır. Yazılan yazı, düğümlenen bir ip gibi düşünülür. Öyle ki düğümlenen ip sonda çözülür. İşte bu kavramlar bir kompozisyonun yazılmasında "cetvel" olarak kullanıldığı gibi bir fikrin hayata geçirilmesinde de çoğu zaman işe yarar.
Bir fikrin oluşmasında birçok faktör bulunur. Bu yüzden onları burada sayıp dökmem mümkün değil. Ancak şu bilinmelidir: Fikir daha ilk aşamadayken(giriş, serim) basit olmalıdır. Takdir edersiniz ki bunu zaten istemeden yapmaktayız. Yani, hiç kimse başlangıç yapmadan karmaşıklaşamaz. Asıl olarak bu işin püf noktası bu basitliğe sonda(sonuç, çözüm) yeniden varabilmektir.
Fikir veya düşünce, elbette gelişim aşamasında çabayla(bu, yalnızca düşünmek de olabilir) orantılı olarak karmaşıklaşır, başka yönlere doğru ilerler(Örnek: Edison'un yanlışlıkla akkorlu ampulü geliştirmesi). Ancak sonuca varacağımız esnada düşüncenin özünü tekrar gözden geçirmeliyiz. Böylelikle işin başından beri bizi bu yolda niyetlendiren şeye tam anlamıyla ulaşabiliriz. Eklemem gerekir ki "iz bırakma" niyeti bu gelişim aşamasında yalnız bırakılmamalıdır.(Örnek: Apple'ın kurucu üyesi ve CEO'su Steve Jobs)
Düşüncenin düğümü(gelişme)
Düğüm yani gelişme bölümü olasılık hesaplamalarıyla ve diğer iş yüküyle yakından ilgilidir. Örneğin: "İnsanlar gerçek zamanlı olarak yazışsın." fikri telgraftan, WhatsApp'a kadar gelişmiştir. Bu fikirler de kendi içlerinde gelişim göstermiştir. Örneğin devamında: WhatsApp'ın internet aracılığıyla çalışmasının düşünülmesi, yan değil asıl uygulama olması gibi...
Basit düşüncelerin bu kadar "tutulması"nın nedeni
Bu gibi basit ve büyük düşünceler, diğerlerinden ayrılarak kendilerine tarihte sağlam yerler bulmuşlardır. Ancak bunun nedeni nedir?
Bence bunun iki temel nedeni vardır. Bu nedenler, iki soruyla bulunabilir:
Ne düşünüldü?
Kim için düşünüldü?
Ne düşünüldü?
Düşünülen şeyin ne olduğunun cevabı genelde "bir ihtiyacı gidermek" olduğu söylenilebilir. Bu ihtiyaç her zaman somut olarak görülmeyebilir. Yine aynı örneklerden gidelim: Işık ihtiyacı ateşle, gaz lambalarıyla giderilebilirken bunun pratikliği oldukça azdı. Bu yüzden hem somut bir ihtiyaç hem de bilinmeyen bir ihtiyaç söz konusuydu. Elektrik ehlileştirildiğinde ve ışık için kullanıldığında bu iki faktör de yerine getirildi. Öyle ki bu buluş, bugün vazgeçilmez oldu.
Bir başka -ve yine aynı örnek de- Akıllı Telefonların icadıdır. Önceden haberleşme için kullanılan telefonlar görevlerini hakkıyla yerine getirirken bu cihazlar yine birer vazgeçilmez oldu. Tabi bu insanların büyük bir kesimi için geçerli. Akıllı Telefon kullanımı için bazı istisnalar mevcuttur.
Kim için düşünüldü?
Genel olarak 5N1K gibi dizilen sorularda "Kim" faktörü çok önem arz eder. Ancak bu "sıralamada" "kimin için" boyutuyla ele alıyorum. Bunun nedeni, kimin düşündüğüne bakılmaksızın(her zeka seviyesi için) her düşüncenin böyle bir büyüklüğe erişme potansiyeli olduğunu kabul etmemdir.
Dünyada şu an nefes alan insanların çoğu orta zeka düzeyine sahiptir. Bu önceden de böyleydi, ilerde de olağanüstü bir durum söz konusu olmazsa böyle olmaya devam edecektir. Buradan yola çıkarsak buluşlar bu kitleyi ilgilendiriyor. Bu zeka düzeyi ne karmaşıklığa bulaşmak ister ne de bönlükten hazzeder. Böylelikle "kim için" sorusu yanıtlanmış oldu.
Son birkaç söz
Bu süreci bir benzetme ile daha anlaşılır hale getirebiliriz. Düşüncenin gelişiminde "tırtıl" üzerinden yapacağım bu benzetmede, "düşünce" kelimesinden "basit düşünce" anlaşılmalıdır.
Tırtıl formu, düşüncenin doğuşunu(serim kısmını) simgeler çünkü en ilkel form tırtıl formudur. Tırtılın yeterli besini alıp koza yapması gelişmeyi simgeler. Yalın fikir, yoğun çaba ve zaman ile kalıbından çıkacaktır. Bu çıkış, gelişimini, evrimini tamamlamış olan bir tırtılın kozadan çıkışı gibidir. Kozayı yaran tırtılın kelebek formu, yalın düşüncenin sonucudur(çözüm kısmı). Bildiğiniz üzere bu canlıların ömürleri pek de uzun değil. Bunun böyle olması da her şeyde olduğu gibi fikirlerin de canlılığının bir sonu olacağının işaretidir.
Doğuş ve sonuç kısımları
Fikirler basit olsa da tabi ki de çaba harcanmadan gelişemiyorlar. Bunu daha iyi anlayabilmek için hem kıyas yöntemine hem de birkaç yeniden anlamlandırmaya ihtiyacımız var.
Düşüncenin serim ve çözüm kısmı
Sizden birisi klasik bir kompozisyon istediğinde ilk olarak kompozisyondaki anlatım sıralaması aklınıza gelecektir. Bir kompozisyon sırasıyla; giriş(serim), gelişme(düğüm) ve sonuç(çözüm) bölümlerinden oluşmalıdır. Yazılan yazı, düğümlenen bir ip gibi düşünülür. Öyle ki düğümlenen ip sonda çözülür. İşte bu kavramlar bir kompozisyonun yazılmasında "cetvel" olarak kullanıldığı gibi bir fikrin hayata geçirilmesinde de çoğu zaman işe yarar.
Bir fikrin oluşmasında birçok faktör bulunur. Bu yüzden onları burada sayıp dökmem mümkün değil. Ancak şu bilinmelidir: Fikir daha ilk aşamadayken(giriş, serim) basit olmalıdır. Takdir edersiniz ki bunu zaten istemeden yapmaktayız. Yani, hiç kimse başlangıç yapmadan karmaşıklaşamaz. Asıl olarak bu işin püf noktası bu basitliğe sonda(sonuç, çözüm) yeniden varabilmektir.
Fikir veya düşünce, elbette gelişim aşamasında çabayla(bu, yalnızca düşünmek de olabilir) orantılı olarak karmaşıklaşır, başka yönlere doğru ilerler(Örnek: Edison'un yanlışlıkla akkorlu ampulü geliştirmesi). Ancak sonuca varacağımız esnada düşüncenin özünü tekrar gözden geçirmeliyiz. Böylelikle işin başından beri bizi bu yolda niyetlendiren şeye tam anlamıyla ulaşabiliriz. Eklemem gerekir ki "iz bırakma" niyeti bu gelişim aşamasında yalnız bırakılmamalıdır.(Örnek: Apple'ın kurucu üyesi ve CEO'su Steve Jobs)
Düşüncenin düğümü(gelişme)
Düğüm yani gelişme bölümü olasılık hesaplamalarıyla ve diğer iş yüküyle yakından ilgilidir. Örneğin: "İnsanlar gerçek zamanlı olarak yazışsın." fikri telgraftan, WhatsApp'a kadar gelişmiştir. Bu fikirler de kendi içlerinde gelişim göstermiştir. Örneğin devamında: WhatsApp'ın internet aracılığıyla çalışmasının düşünülmesi, yan değil asıl uygulama olması gibi...
Basit düşüncelerin bu kadar "tutulması"nın nedeni
Bu gibi basit ve büyük düşünceler, diğerlerinden ayrılarak kendilerine tarihte sağlam yerler bulmuşlardır. Ancak bunun nedeni nedir?
Bence bunun iki temel nedeni vardır. Bu nedenler, iki soruyla bulunabilir:
Ne düşünüldü?
Kim için düşünüldü?
Ne düşünüldü?
İz bırakanlar her zaman iyi olmuyor: FP-45 Liberator - İsmi bile ironik |
Düşünülen şeyin ne olduğunun cevabı genelde "bir ihtiyacı gidermek" olduğu söylenilebilir. Bu ihtiyaç her zaman somut olarak görülmeyebilir. Yine aynı örneklerden gidelim: Işık ihtiyacı ateşle, gaz lambalarıyla giderilebilirken bunun pratikliği oldukça azdı. Bu yüzden hem somut bir ihtiyaç hem de bilinmeyen bir ihtiyaç söz konusuydu. Elektrik ehlileştirildiğinde ve ışık için kullanıldığında bu iki faktör de yerine getirildi. Öyle ki bu buluş, bugün vazgeçilmez oldu.
Bir başka -ve yine aynı örnek de- Akıllı Telefonların icadıdır. Önceden haberleşme için kullanılan telefonlar görevlerini hakkıyla yerine getirirken bu cihazlar yine birer vazgeçilmez oldu. Tabi bu insanların büyük bir kesimi için geçerli. Akıllı Telefon kullanımı için bazı istisnalar mevcuttur.
Kim için düşünüldü?
Genel olarak 5N1K gibi dizilen sorularda "Kim" faktörü çok önem arz eder. Ancak bu "sıralamada" "kimin için" boyutuyla ele alıyorum. Bunun nedeni, kimin düşündüğüne bakılmaksızın(her zeka seviyesi için) her düşüncenin böyle bir büyüklüğe erişme potansiyeli olduğunu kabul etmemdir.
Dünyada şu an nefes alan insanların çoğu orta zeka düzeyine sahiptir. Bu önceden de böyleydi, ilerde de olağanüstü bir durum söz konusu olmazsa böyle olmaya devam edecektir. Buradan yola çıkarsak buluşlar bu kitleyi ilgilendiriyor. Bu zeka düzeyi ne karmaşıklığa bulaşmak ister ne de bönlükten hazzeder. Böylelikle "kim için" sorusu yanıtlanmış oldu.
Son birkaç söz
Bu süreci bir benzetme ile daha anlaşılır hale getirebiliriz. Düşüncenin gelişiminde "tırtıl" üzerinden yapacağım bu benzetmede, "düşünce" kelimesinden "basit düşünce" anlaşılmalıdır.
Tırtıl formu, düşüncenin doğuşunu(serim kısmını) simgeler çünkü en ilkel form tırtıl formudur. Tırtılın yeterli besini alıp koza yapması gelişmeyi simgeler. Yalın fikir, yoğun çaba ve zaman ile kalıbından çıkacaktır. Bu çıkış, gelişimini, evrimini tamamlamış olan bir tırtılın kozadan çıkışı gibidir. Kozayı yaran tırtılın kelebek formu, yalın düşüncenin sonucudur(çözüm kısmı). Bildiğiniz üzere bu canlıların ömürleri pek de uzun değil. Bunun böyle olması da her şeyde olduğu gibi fikirlerin de canlılığının bir sonu olacağının işaretidir.
-nbsas-
Yorum Gönder