Ölümsüzlük bir fenomen mi, yoksa mümkün mü? Kim bilir belki de aramızda ölümsüz insanlar ve başka canlı türleri kol geziyor. Peki bu kadar arzulanan hakkında efsaneler söylenmiş bu kavramın tarihçesi?
Sonsuza dek yaşamak uzun süredir insanların kafasını kurcalayan, simyacılara bunun için iksirler yaptıran; ölümsüzlük pınarı gibi efsaneler yaratan bir olgu. Tarihçesi de ilk insanlara kadar giden bir konu ölümsüzlük. Evet ilk insanlara kadar. Sizce de ilk insanlar ölülerini gömdüğünde keşke bizimle olsalardı demediler mi? Bazı toplumlar bu kadar eski bir tarihçesi olan ölümsüzlüğe kendilerini o kadar kaptırmışlar ki, hazırladıkları mezar odalarına ölülerin her türlü ihtiyaçlarını giderebilecekleri malzemelerin yanı sıra takı ve mücevherlerinden tutun hayvanlarına kadar birçok şeyi bu odalara ölüleri ile birlikte gömmüşler. Tarihi biraz ileri saralım ve dinlere gelelim.
Tüm semavi dinlerde ölümsüzlük var çünkü hepsinde ahiret inancı var. Evet fani hayatımızda ölümlüyüz, doğru! Ama öldükten sonrası… İşte bunda tüm dinler cennet ve cehennem ile bunlardan birinde sonsuza dek yaşamayı kendi kutsal kitaplarına taşımış durumda.
Peki günümüz?
Günümüzde ölümsüzlük için milyonlarını, milyarlarını feda edebilecek insanlar mevcut. Tabii bilimde tüm yardımseverliğiyle bu talebe kayıtsız kalamamış ve birçok projeye start vermiş.
İşte bu projeler;
Yapay organ projesi: Bu projenin amacı insanlara gerekli işlevlerini yerine getirmeye organlarının yerine yeni organlar sunmak. Arabalarımızı bozulan bir parçasını oto-tamircide değiştirmek gibi. Bu, ölümsüzlüğü getirir mi? Kesinlikle bilimin marifetine ve ustalığına kalmış ama daha uzun bir yaşam vaat ettiği kesin.
Sanal ölümsüzlük: Bu projede ise insanları bütün ömürleri boyunca üzerlerindeki kamera ve diğer ekipmanları aracılığıyla kayıt altına almak. Öldükten sonra ise bu verilerle kişinin sanal kopyasını bilgisayarda kurgulamak. Sanal alemde sonsuz bir yaşam.
Klonlama: Kendini klonlayarak öldükçe yeniden dirilmek. Bu biraz zor çünkü tek yumurta ikizleri birbirlerinin tamamen kopyası iken farklı kişilik, daha doğrusu ruhlara sahiptirler. Üretilen her bir klonunuz da sizden farklı, yeni bir birey olacaktır.
Cyborg olarak sonsuza dek yaşam: Günümüzde robot teknolojisi oldukça ilerledi. İnsansı robotlarda başta Japonya’da olmak üzere hayatımıza girmeye başladı. İşte bu projenin amacı da insanların beyinlerini ölümden sonra alıp en küçük parçalarına ayırmak. Bu parçalardaki elektromanyetik dalgaları bilgisayar belleğine yüklemek. Daha sonra bu bilgisayardan alınan diski bir cyborga aktarıp ölen kişinin yaşamına kaldığı yerden devam edebilmesini sağlamak. Yeni vizyona giren Kabuktaki Hayalet filmi de yine bu projeyi konu almıştır.
Film demişken bir diziyi de es geçmek istemiyorum. Zamanda ve mekanda yolculuk yapan bir yolcunun maceralarını konu alan bir dizi, Doctor Who. Doctor Who’daki doktorun yakın dostlarından Kaptan Jack Harkness dizideki ölümsüz kahramandı. Kendisi, milyonlarca yıl ve onun getirdiği yaşlılıkla çok farklı bir görünüme sahip oluyordu. İnsanlığını değil ama insan görünüşünü kaybettirdiği kesindi ölümsüzlüğün.
Yazımı sonlandırmadan önce anlamak ve anlatmak istediğim son bir şey daha var. İnsanlar ölümsüzlüğü elde eder mi bilmiyorum. Ama şu kesin bunun için çok ciddi çalışmalar yürütülüyor. Bildiğim şey ise; insanlar ölümsüzlüğe ulaşırsa bir sonraki arzulayacakları şey ölüm olacak.
Cihan AKSU
Öncelikle guzel bir yazı olmuş tebrik ederim.insanoglu tamahkardır,bundan dolayı bu ölümsüzlük arzusu ve arayışı insanoğluna yetmeyecektir ve bu onun sonunu getirecektir.
YanıtlaSil