"Bardağın boş tarafını değil de dolu tarafını görmeli" şeklinde bir söz duymuşsunuzdur mutlaka. Modern tabire göre, bu söz iyice "klişeleşmiş"tir. Ancak muhtevası bakımından çoğu olguyu ve durumu aktaran bu söz, aynı zamanda çok da iyi bir tavsiyedir.
Öyle ki bardağın dolu tarafını seçer ve oraya odaklanırsak diğer tarafa dikkat etmeyiz, göz ardı ederiz. Bunun aksi ise "klişede" kaçınılan durumdur. Ezcümle bu söz bir karardan da bahseder: Hayata nasıl bakılacağı kararından.
Bu yazıda giriş bölümündeki "karar süreci"nden bahsedeceğim ve devamında kararlılığın tam olarak ne olduğuna değinmeye çalışacağım.
Karar nedir?
Karar, bir seçimdir. Seçim ise çoğu insan için meşakkatli bir durumdur. Bunun nedeni yapılacak seçimlerde kıstas belirlenmemesidir. Öyle ki seçim yapılırken neye göre yapılacağı genelde meçhuldür.
Kararsızlık
Girişte yer alan bardak mevzuunda bir karar verildiği anda bir belirlilik hali oluşur. Öyle ki dolu taraf seçildiğinde, boş taraf seçilmemiş demektir. Bu durum yaşamın temel ilkelerinden biridir. Yani bir nevi zorunluluktur.
Aristoteles varoluşu açıklarken ona "çelişkili" sıfatını vermiştir. Öyle ki ona göre çelişkiler sonucu varlık zuhur eder: İyi-kötü, güzel-çirkin, doğru-yanlış, üzüntü-sevinç... İşte, bardağın dolu tarafı seçildiğinde de zıt kavramlardan biri seçilir ve diğeri dışlanır.
Kararsızlık durumunda ise belirgin bir seçim bulunmaz. Ne dolu taraf ne de boş taraf görülebilir. Böyle bir durumun ortaya çıkmasının iki sebebi olabilir: Ya iki tarafı da kolay bir şekilde görmeyi isteyecek kadar saftık ya da seçim yapamayacak kadar basiretsizdik.
Kararlılık
Kararlılık tam olarak seçim yapmak ya da yapabilmek değildir. Kararlılık daha çok seçim yaptıktan sonra bunun arkasında durabilmektir. Öyle ki verilen kararın sonuçları -mutlak olarak- hoşumuza gitmeyebilir. Buna rağmen kararlarının arkasında yer alanlar gerçekten seçim yapabilmiş kişilerdir.
"Gerçek anlamda" karar veren kimseler bir yerde kimin "mutsuz" olacağını da seçen kimselerdir. Bunun nedeni kararlarımızın sadece bizi etkilememesidir. Bazı kararlar sonrası bu karardan birkaç kişi değil; -anında olmasa da- binlerce hatta milyonlarca kişi etkilenebilir.
("Mutsuz" kelimesini genel bir karşılık olarak kullandım. Bu kelimenin karşıladığı durum: verilen karar sonrası seçilmeyen tarafta bulunan kimselerin yaşadığı hayal kırıklığıdır.)
Karar verin
Yaşamınız boyunca, irili ufaklı, milyonlarca karar vermek zorundasınız. Her bir karar, etkisini elbet bir gün gösterecek ve bu kararlara göre hayatınız şekillenecek.
Durum böyleyken, "kararsızlık" verilebilecek en kolay karardır. Böylece kolaya kaçarak bir köşeye çekilmek, insan fıtratına ters ve mazareti olmayan bir harekettir. Öyle ki insan; dünya üzerinde düşünebilen(mütefekkir), düşündüklerini dile getirebilen(natık) ve bunları kaydedebilen(yazıya döken) yegane varlıktır.
Bardağın her iki tarafını da görmek isteyen insanın ilerleyebileceği -çok zorlu da olsa- bir menzil bulunmaktayken, iki tarafa da dudak büken kararsızın adımlayabileceği bir yolu dahi yoktur, tek bir noktada sabitlenmiştir. Bu sabitlik elbet onu taassupa(tutuculuğa) itecektir.
Sözün kısası, şimdi yine bir karar vermek durumundasınız: Bardağın dolu tarafını mı yoksa boş tarafını mı seçiyorsunuz? Yoksa ikisini de görmek zahmetine mi katlanacaksınız? Bildiğiniz gibi bir seçeneğiniz daha var: Bardağı umursamayıp onun bir gün kırılmasını beklemek.
Öyle ki bardağın dolu tarafını seçer ve oraya odaklanırsak diğer tarafa dikkat etmeyiz, göz ardı ederiz. Bunun aksi ise "klişede" kaçınılan durumdur. Ezcümle bu söz bir karardan da bahseder: Hayata nasıl bakılacağı kararından.
Bu yazıda giriş bölümündeki "karar süreci"nden bahsedeceğim ve devamında kararlılığın tam olarak ne olduğuna değinmeye çalışacağım.
Karar nedir?
Karar, bir seçimdir. Seçim ise çoğu insan için meşakkatli bir durumdur. Bunun nedeni yapılacak seçimlerde kıstas belirlenmemesidir. Öyle ki seçim yapılırken neye göre yapılacağı genelde meçhuldür.
Kararsızlık
Girişte yer alan bardak mevzuunda bir karar verildiği anda bir belirlilik hali oluşur. Öyle ki dolu taraf seçildiğinde, boş taraf seçilmemiş demektir. Bu durum yaşamın temel ilkelerinden biridir. Yani bir nevi zorunluluktur.
Her şey zıddıyla kaimdir -Yin Yang felsefesi |
Kararsızlık durumunda ise belirgin bir seçim bulunmaz. Ne dolu taraf ne de boş taraf görülebilir. Böyle bir durumun ortaya çıkmasının iki sebebi olabilir: Ya iki tarafı da kolay bir şekilde görmeyi isteyecek kadar saftık ya da seçim yapamayacak kadar basiretsizdik.
Kararlılık
Kararlılık tam olarak seçim yapmak ya da yapabilmek değildir. Kararlılık daha çok seçim yaptıktan sonra bunun arkasında durabilmektir. Öyle ki verilen kararın sonuçları -mutlak olarak- hoşumuza gitmeyebilir. Buna rağmen kararlarının arkasında yer alanlar gerçekten seçim yapabilmiş kişilerdir.
"Gerçek anlamda" karar veren kimseler bir yerde kimin "mutsuz" olacağını da seçen kimselerdir. Bunun nedeni kararlarımızın sadece bizi etkilememesidir. Bazı kararlar sonrası bu karardan birkaç kişi değil; -anında olmasa da- binlerce hatta milyonlarca kişi etkilenebilir.
("Mutsuz" kelimesini genel bir karşılık olarak kullandım. Bu kelimenin karşıladığı durum: verilen karar sonrası seçilmeyen tarafta bulunan kimselerin yaşadığı hayal kırıklığıdır.)
Karar verin
Yaşamınız boyunca, irili ufaklı, milyonlarca karar vermek zorundasınız. Her bir karar, etkisini elbet bir gün gösterecek ve bu kararlara göre hayatınız şekillenecek.
Durum böyleyken, "kararsızlık" verilebilecek en kolay karardır. Böylece kolaya kaçarak bir köşeye çekilmek, insan fıtratına ters ve mazareti olmayan bir harekettir. Öyle ki insan; dünya üzerinde düşünebilen(mütefekkir), düşündüklerini dile getirebilen(natık) ve bunları kaydedebilen(yazıya döken) yegane varlıktır.
Bardağın her iki tarafını da görmek isteyen insanın ilerleyebileceği -çok zorlu da olsa- bir menzil bulunmaktayken, iki tarafa da dudak büken kararsızın adımlayabileceği bir yolu dahi yoktur, tek bir noktada sabitlenmiştir. Bu sabitlik elbet onu taassupa(tutuculuğa) itecektir.
Sözün kısası, şimdi yine bir karar vermek durumundasınız: Bardağın dolu tarafını mı yoksa boş tarafını mı seçiyorsunuz? Yoksa ikisini de görmek zahmetine mi katlanacaksınız? Bildiğiniz gibi bir seçeneğiniz daha var: Bardağı umursamayıp onun bir gün kırılmasını beklemek.
-nbsas-
sdfsdfsd
YanıtlaSil