Karma İnsan

Navigasyon Menüsü

  • Ana Sayfa
  • Karma İnsan Ne Demek?
  • Karma Sözlük
  • _Lugat
  • _Elsine
  • _İştikak
  • _İktibas
  • Yazı Serileri
  • _Eğitim - Öğretim
  • _Kitaplar ve Şiirler
  • _İz Bırakanlar
  • _Video Oyunları
  • Ekip
  • İletişim
  • Takipte kalın

Modern yalnızlık

Gökmen Gökmen 0 yorum
Genel bir bakış 
Asırlar geçiyor, imkanlar artıyor ama insanoğlu daha mutlu değil. Araştırmalar, artan refah düzeyi, gelişen maddi imkanlar ya da teknolojik ilerlemelere rağmen daha mutlu olması beklenen insanın daha depresif olduğuna işaret ediyor.
Mutluluk memnuniyettir diyor, bir psikiyatrist. Mutluluk, şükrandır deniyor. Bu anlamıyla insan daha çok sahip fakat daha memnuniyetsiz bir canlı olmaya başlamış gibi gözüküyor.

Tüketim toplumu, tüketmeye, sahip olmaya, arzularımızı tatmin etmeye yönelik vaazına devam ediyor. Sahip ol, mutlu ol, al, tüket, doy.. Peki ol diyen var mı, ol?

Çalışmalar, tatmin edilen hazzın kısa süreli mutluluğa neden olduğunu uzun vadede ise insanın duygularında herhangi bir kalıcı değişim yaratmadığını söylüyor. Hatta piyango kazanıp milyondolarlar kazanan insanların bir sene kadar sonra eski mutluluk düzeylerine geri döndükleri biliniyor. Peki mutluluğun tarifini mi yanlış yaptık yoksa mutluluk yanlış yerlerde mi aranıyor? Mesela artan imkanlar ve daha fazla artan arzularınla hep bir şey eksik mi ? Çoğalan kalabalıkta midene ufaktan bir yalnızlık mı var oturuyor ?

Herşey ulaşılabilir oysaki 2000 li yılların bu teknoloji çağında.
Her an görebildiğin kişiler, erişebildiğin sesler, çabuk yakalayabildiğin hazlar, gösterebildiğin mutlulukların var. Kalabalıksın, sosyalsin.. Güzel mekanlarda, güzel kişilerle, güzel yemekler yemektesin.. İmajın toz bulutu gibi yükseltmekte kendini, bolca beğenilmektesin. Takip edilmektesin.

Sosyal medya ve internet çağında hepimiz kimliğimizi kısayollardan ve kestirme tünellerden hızlıca parlatıyoruz. Değerli hissetmek değil mi hepimizin derdi? Beğenilen, sevilen, özenilen ve kendini sevebilen biri olmak istiyoruz. Sosyal medya, bize bu arzuların gerçekleşebileceği en azından gerçekleşmiş illüzyonunu oluşturabilecek bir “sanal dünya” sunuyor.
Gerçek ilişkilere, vefaya, sorumluluğa, ihtiyaç sahibine yetişmeye, kötü gün dostu olmaya harcanan emek maalesef giderek azalıyor. Sosyal medya zehirlenmesi, zehirli balını kısa vadede ağzımıza çaldığı beğeniler üzerinden içimize zerk ediyor. Tüm zaman sermayemiz, enerjimiz, mutluluklarımızı görsellerle paylaşmaya, bir ötekini takip etmeye, kıyaslamaya ve rekabete harcanıyor.  Bir resmi beğenince iletişim kurmuş, bir gönderiye yorum yapınca vefalı olmuş, bir zulme sövünce sorumluluğumuzu yerine getirmiş oluyoruz. Dünyayı sosyal medyadan kurtarıyor, mağdurun yanında sosyal medyada duruyor, özgüvenimizi sosyal medyada biriktirdiğimiz beğeniler üzerinden devşiriyoruz.

Mekanlara giriyor, mekanlardan çıkıyoruz. AN kayıp gitmekte elimizden. Resimleri çekerken, telefonlarımıza bakarken,  sosyal medya mecralarına anı hibe ediyoruz. Sanal dünyada büyüyen egolar, gerçek dünyada çüreyen “ben” lere denk geliyor. Karşısındakin gözüne bakmayan,  muhabbeti azaltmış, teması en aza indirgemiş, “gösteri dünyasının yıldızları” olarak gerçek hayatta yıldızımızın ışığını kaybediyoruz.
Çok beğeni alan, çok takipçisi olan, oyun dünyasının şampiyonları, instagramın prensesleri… Gece 12 de baklabağına dönüşebiliyor. Annesinin gözünün içine bakmamış, dostunun derdini farketmemiş, bir çocuğun başını geçerken okşamamış, hatta görmemiş, doğanın içinde elektronik küçük kutuların ekranında kaybolmuş yaşamaktayız..
Anı kaybeden, kendini, geleceğini kaybediyor.. Deneyimler, ağzımızdan girip diibi delik torbamızdan dışarı akıyor adeta.. Otomatik pilottaki hayatlarımız, geçtiğimiz yoldaki kediyi görmemize mani oluyor..

Sahte gebelik gibi hiç doğmayacak bir çocuğun serüveninde, sahte kendilikler doğsun diye beslenmeye devam ediyor.. Başkalarının gözünü boyamaktan geçen bir değerlilik duygusuna yapılan yatırım, zamanımızı, emeğimizi, sermayemizi sarmış durumda.. Yankılardan, yansımalardan bir güneş yaratmaya çalışılıyor..
Ancak ve ancak ilişkilerimiz, duyarlılığımız , değerlerimiz, eylemlerimiz, hayata temas edişimiz ve üretgenliğimiz ışığında büyüyebilecek gerçek kendiliğimiz, içimizdeki gerçek çocuk, kayıp, uzakta ya da aç bırakılmış durumda.. Aslında yaşamın anlamını soruşturan iç sesimizi duymak acıtıyor.
Odaklandığımız sanal dünya, sahip olma hali, tüketmek, imaj yaratmak, beğeni satın almak belliki şişkinlik yarattığı egolarımızın aslında kuyusunu kazanıyor. Belli ki “olmak” unutulmuş durumda ve sahip olmalar bütün enerjimizi gasp ediyor.



Son sözler 

Sosyal medya kullanımı bir değerlilik sermayesine, imaj satın almaya, göstermeye ve sahteleşmeye odaklandığında bu hem ilişkileri hem de özgüvenimizi olumsuz yönde etkiliyor.
Anı yaşamak, göstermeden “olmak”, sahip olmadan üretmek, dertlere temas etmek, değerlerimizle irtibata geçmek..  Zor durumdaki psikolojimizi koruyacak ve onaracak anahtar kelimeler gibi gözüküyor.Bence bunlar yapılabilecek şeyler ama önemli olan istemek ve gerçekleştirmek.
Bu yazımın temel amacı aslında daha çok okuyucuların hissetmesini sağlamak bilgi vermek gibi bir amaç gütmemeye çalıştım.

                                                                                                                                      -gőke
            



   






Bu gönderiye ait etiketler:

bilinmez kimlik chaing gőke internetsiz sanal dünya şiddetli geçimsizlik wars Yalnızlık yavaş ölüm



Facebook'ta PaylaşTwitter'da paylaş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İlgili Gönderiler

Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa
Kaydol: Kayıt Yorumları (Atom)

Öne çıkanlar

  • İsim hatırlamak
    İnsanlarla sağlam iletişim kurabilmek için çok çeşitli yollar bulunmaktadır. Aslında bu yolların etki düzeyi kişiden kişiye değişmektedir...
  • Hoşgörü
    Hoşgörü; her kapının anahtarı, her düğümün çözümüdür. O olmasaydı, insanlarla,  Hobbes'un Leviathan'ı bile başa çıkamazdı.
  • Manik ve Depresif dönem
    İnsan; yer, içer dolaşır, keşfeder, öğrenir... Muhtelif iş gören bu varlık, her zaman aynı özveri ve hızla işlem yapamaz. Bu, onun bedense...
  • 3D'nin mantığı ve 4D'nin olasılığı
    Boyutlar aslında insanların genelinin düşündüğü gibi karmaşık bir mantıktan çıkmamıştır. Yani; boyut denince başka evrenlerdeki insanlar,...
  • Silgi imkansızlığı
    Fen bilimlerinin en temel yasalarından biri de: Enerjinin veya maddenin yok olmayıp dönüştüğüdür. Öyle ki bir şeyi asla yok edemeyiz, sile...
  • "En büyük düşünceler en basit olanlarıdır" - W. Golding
    Dünya tarihinde akla gelen en büyük buluşlar her zaman basit bir düşünce temelinde gelişmiştir, meydana gelmiştir. Akkorlu ampulden -hatta d...
  • Garip tahmin - 1 - "Alaşağı" kelimesi
    Bu gönderi ile beraber bloğumda yeni bir uygulamayı da başlatmış bulunuyorum. Bundan böyle "Garip tahmin -s. no- 'tahmin' ...
  • Yarın Ne Zaman Dünde Kaldı
    Gelecek herkes için belirsiz, geçmiş ise çoktan geride kaldı. Peki, biz şuanda mahsur mu kaldık? Şuan, yaşadığımız içinde bulunduğum...
  • Tazı ile Mazı (Şiir) - Ekim 2018
    Bir döngü imiş hayat, sonu başı belirsiz Sicim sarılır çubuğa, zamanı örer usulca Bilir ve susar tazı çözülecek bir gün bu örgü, da...
  • Garip Tahmin - 3 - Düğmeler
    Şimdi yapacağım tahmin yine dil ile alakalı. Ancak artık ben bununla ilgili açıklama yapmayacağım "Garip Tahmin -2-" ye bakarak ...

CC Licence

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

StatCounter




Karma İnsan ©