İnsanlar "sosyal" varlıklardır; toplumlar, topluluklar halinde yaşarlar. Bunun aksi bir yaşam çekilmez bir çiledir. Böylelikle insanlar, insanlara ihtiyaç duyarlar.
Bir insan birden fazla topluluğun üyesi olabilir. Burada kullandığım "topluluk" çok geniş mânâda, öyle ki buna ırk, cinsiyet, millet, renk, siyasi ve felsefi düşünce, takım taraftarlığı ve daha fazlasını bu kelimeye yüklüyorum.
Nihayetinde bir insan sosyal olmakla beraber çoklu bir topluluk üyeliğine haizdir.
Toplulukların karakteristiği
Geniş mânâ yüklediğim topluluk kavramı, her bir topluluğun kendi karakteristiğini oluşturmasını da zorunlu kılar. Bu, aslında bir topluluk olma önşartıdır: Özgün bir yapı.
Mesela; hispanik olanlar afro-amerikalılardan ten rengi ve vücut yapısı itibariyle ayrışırlar. Buna dil unsurunu da ekleyebiliriz elbette. Bunun yanında iş insanları ile taksiciler arasında; çalışma alanı, yetkinlik düzeyi, bilgi birikimi gibi daha birçok fark bulunur.
Topluluk üyelerinin karakteristiği
Birden fazla topluluk üyesi olan bir insanın karakteristiği üyesi bulunduğu topluluklardan etkilenir ve onları etkiler. Etkinlik düzeyi ise muazzam bir görecelilik gösterir.
Topluluk üyelerinin topluluğu temsil yetkisi
"Temsil" kelimesi, bir şeyin benzerini yapma, o şeye misal/örnek verme demektir. Bu doğrultuda her insan, ister istemez, üyesi bulunduğu topluluğun bir misali, bir örneğidir.Öyle ki topluluk onu karakterize eder.
Bir insanın bu şekilde bir temsil yetkisine tek başına haiz olması bir sonuç doğurmaz. Bunun nedeni topluluk ile insan arasındaki etkinlik düzeyinin değişkenliğidir. Topluluğu etkilemek isteyen bir insan önce o topluluktan etkilenmelidir.Buna getirilecek tek bir istisna dahi yoktur.
Mesela, erkek topluluğuna üye olan bir insanın; zorba, acımasız ve ahmak oluşu tek başına "erkek topluluğunu" temsil etmez. Buna ek olarak Alman topluluğuna üye olan bir insanın çalışkan, saygılı ve disiplinli olması yine tek başına "Alman topluluğunu" temsil etmez.
Temsil yetkisi yalnızca kolektif yapılıdır, işte bu da etkinlik düzeyinin artmasına dayanmaktadır. Öyle ki göz önünde bulundurulacak üye sayısının artması ile temsil yetkisinin kuvveti doğru orantılıdır. Bu orantı dikkate alınırken, mevzubahis topluluğun gelmiş geçmiş tüm üyelerine kıyasen bir hesaplama yapılması gerekir.
Mesela; zalim, paragöz, cahil, hoşgörüsüz, terörist bir kısım müslüman, gelmiş geçmiş ve gelecek tüm müslümanları temsil yetkisine haiz değildir. Öyle ki daha başlangıçta bu insanların müslüman topluluğundan etkilenmemiş olmaları bu topluluğu etkileme kabiliyetlerini de yok eder.
Son birkaç söz
Temsil yetkisinin ölçümü oldukça zahmetli bir iş olmakla beraber "temsilci" unvanını elde etmek de bu denli zordur. Öyle ki çoğu ölçümün sonucunda temsilcilik arayışının, önyargıları besleyen bir uğraş olduğu ortaya çıkar. Bunun nedeni topluluklar arası geçişin ve üyeliklerin artışın çok yüksek olduğu modern dünya düzenidir.
Bu nedenle günümüzde bir kimseyi, genellemelerin meyvesi olan temsilcilikleri ile tanımlamak çoğu kez hüsranla sonuçlanır.
Bir insan birden fazla topluluğun üyesi olabilir. Burada kullandığım "topluluk" çok geniş mânâda, öyle ki buna ırk, cinsiyet, millet, renk, siyasi ve felsefi düşünce, takım taraftarlığı ve daha fazlasını bu kelimeye yüklüyorum.
Nihayetinde bir insan sosyal olmakla beraber çoklu bir topluluk üyeliğine haizdir.
Toplulukların karakteristiği
Geniş mânâ yüklediğim topluluk kavramı, her bir topluluğun kendi karakteristiğini oluşturmasını da zorunlu kılar. Bu, aslında bir topluluk olma önşartıdır: Özgün bir yapı.
Mesela; hispanik olanlar afro-amerikalılardan ten rengi ve vücut yapısı itibariyle ayrışırlar. Buna dil unsurunu da ekleyebiliriz elbette. Bunun yanında iş insanları ile taksiciler arasında; çalışma alanı, yetkinlik düzeyi, bilgi birikimi gibi daha birçok fark bulunur.
Topluluk üyelerinin karakteristiği
Birden fazla topluluk üyesi olan bir insanın karakteristiği üyesi bulunduğu topluluklardan etkilenir ve onları etkiler. Etkinlik düzeyi ise muazzam bir görecelilik gösterir.
Topluluk üyelerinin topluluğu temsil yetkisi
"Temsil" kelimesi, bir şeyin benzerini yapma, o şeye misal/örnek verme demektir. Bu doğrultuda her insan, ister istemez, üyesi bulunduğu topluluğun bir misali, bir örneğidir.Öyle ki topluluk onu karakterize eder.
Bir insanın bu şekilde bir temsil yetkisine tek başına haiz olması bir sonuç doğurmaz. Bunun nedeni topluluk ile insan arasındaki etkinlik düzeyinin değişkenliğidir. Topluluğu etkilemek isteyen bir insan önce o topluluktan etkilenmelidir.Buna getirilecek tek bir istisna dahi yoktur.
Mesela, erkek topluluğuna üye olan bir insanın; zorba, acımasız ve ahmak oluşu tek başına "erkek topluluğunu" temsil etmez. Buna ek olarak Alman topluluğuna üye olan bir insanın çalışkan, saygılı ve disiplinli olması yine tek başına "Alman topluluğunu" temsil etmez.
Temsil yetkisi yalnızca kolektif yapılıdır, işte bu da etkinlik düzeyinin artmasına dayanmaktadır. Öyle ki göz önünde bulundurulacak üye sayısının artması ile temsil yetkisinin kuvveti doğru orantılıdır. Bu orantı dikkate alınırken, mevzubahis topluluğun gelmiş geçmiş tüm üyelerine kıyasen bir hesaplama yapılması gerekir.
Mesela; zalim, paragöz, cahil, hoşgörüsüz, terörist bir kısım müslüman, gelmiş geçmiş ve gelecek tüm müslümanları temsil yetkisine haiz değildir. Öyle ki daha başlangıçta bu insanların müslüman topluluğundan etkilenmemiş olmaları bu topluluğu etkileme kabiliyetlerini de yok eder.
Son birkaç söz
Temsil yetkisinin ölçümü oldukça zahmetli bir iş olmakla beraber "temsilci" unvanını elde etmek de bu denli zordur. Öyle ki çoğu ölçümün sonucunda temsilcilik arayışının, önyargıları besleyen bir uğraş olduğu ortaya çıkar. Bunun nedeni topluluklar arası geçişin ve üyeliklerin artışın çok yüksek olduğu modern dünya düzenidir.
Bu nedenle günümüzde bir kimseyi, genellemelerin meyvesi olan temsilcilikleri ile tanımlamak çoğu kez hüsranla sonuçlanır.
-nbsas-
Toplumun en bildik hatası birine bakıp bir toplumu etiketlemek. Güzel bir konu olmuş
YanıtlaSil