Üç aşağı beş yukarı, elimizde cüzi miktarda malzeme mevcuttur. Belki biraz süsleyebiliriz sözlerimizi. Ancak fazla geçmeden, "modernitenin" keskin sınırlarına dayanırız: Netlik ve kısalık
Bu yazıda George Orwell'ın kaleme aldığı, bir "eleştiri" niteliğindeki, alegorik bir eser olan Hayvan Çiftliği'ni ele alacağım.
Koca Reis'in kehanetleri
Kitabın mekanı Jones adında bir çiftçinin çiftliğidir. Bay Jones'un çiftliğimuhtelif hayvanlarla zengin bir popülasyona sahiptir. Buna karşın Bay Jones işinde oldukça savruk davranır. Hayvanlarla ve çiftlikle ilgilenmez onları ihmal eder. Ne yemleri tam doldurur ne de yıpranan parçaları tamir eder.
Hayvanların çoğu bu durumdan şikayetçidir. Çoğu diyorum çünkü bu duruma ayak uyduran hayvanlar da mevcuttur. Bu ayak uyduranların ortak özelliği Bay Jones'un eksikliklerini görmezden gelmek isteyenlerdir.
Koca Reis ve temsil ettikleri* |
Koca Reis'in rüyasına göre çiftliğin yönetimi bir gün hayvanlara geçecektir. Bay Jones'un çiftliği artık Hayvan Çiftliği olarak anılacaktır. Yönetim hayvanlarda olduğundan eski durumun aksine her ihtiyaç daha tatmin edici şekilde giderilecektir.
O günden itibaren hayvanların aklına yerleşen bu fikir; bu konuşmayı yapan Koca Reis'in erken ölümünden sonra gerçekleşir, gerçekleştirilir.
Çiftlikte değişim alametleri, yeni yönetim şekli
Bay Jones ve eşrafı çiflikten yaka paça atılıp sürüldükten sonra Koca Reis'in bahsettiği üzere çiftlik; hayvanların yönetimine geçer ve Hayvan Çiftliği olarak anılmaya başlanır. Yönetim zümresine uygun görülenler ise domuzlar olur. Domuzlardan teşekkül olan bu zümrede iki isim ön plana çıkar: Napolyon ve Snowball
Snowball ve temsil ettikleri |
Napolyon ve temsil ettikleri |
Koyulan kurallar, mutlak eşitlikçi bir karaktere sahiptir. "Her hayvan eşittir." temel düsturlarıdır. Kaçınılması gerekilen şeyler de düzenlenir kurallarla: "Jones'un evine girilmeyecek", "İnsanların eşyalarına dokunulmayacak", "Çarşaflı yataklarda asla yatılmayacak."... Ezcümle "hayvanlık" muhafaza edilecek.
Çiftliğe saldırı ve liderlik çekişmesi
İçeride yeni bir düzen kurulurken dışarıda eski düzenin sahipleri boş durmaz.
Jones'un çiftliğindeki hayvanlardan esinlenerek bir "kurtuluş hareketi"ne
kalkışan nice çevre çiftlikler olur. Bay Jones ve bu çevre çiftliklerin sahipleri kurtuluş hareketini başlatan çiftliğe saldırıya hazırlanır.
Bu hazırlığın farkında olan Hayvan Çiftliği yöneticileri ve sakinleri savunma hatları tesis eder ve ellerini güçlendirir. Savaş patlak verdiğinde ise iyi bir stratejiye sahip olan hayvanlar galip gelir. İnsanlar bu taarruzda tabir caizse "hezimete" uğrarlar.
Hayvan Çiftliği sakinlerinin bazıları bu savaşta gösterdikleri cesaret ve fedakarlıktan dolayı madalya ile şereflendirilirler. Bunlardan birisi de hatip domuz Snowball'dur.
Zamanla daha fazla çatışan Snowball ve Napolyon ikilisi, birbirlerini hiç dinlememeye başlar ve bu, çatışmaları daha da alevlendirir. Yine bir fikir ayrılığında Napolyon gizli silahını devreye koyar: Köpekler! Bu azılı mahluklar Snowball'u alaşağı etmek üzere güdülenmiştir. Öyle de olur, Snowball canını kurtarmak adına arkasına bakmadan çiftlikten kaçar.
Meydan artık Napolyon'a kalmıştır. Yönetimdeki meşruiyetini sağlayan köpekler ise onun özel koruması olarak vazifelendirilirler. Snowball kadar güçlü bir hatip olan Squealer ise, kuralların aktarılmasında tek kanal haline gelir.
Napolyon yönetiminde çiftlik
Eskiden olduğu gibi değişim devam eder. Yalnız, değişimin doğrultusunu tayin yetkisinin yegane sahibi, Napolyon olarak değişir. Bu değişim, domuzları yüksek zümre haline getirir.
İlk tatbik edilen kurallar her geçen gün deformasyona uğrar. Bu deformasyon daha çok domuzlara endekslidir. Öyle ki domuzlar insanların eşyalarını kullanmaya başlarlar; puro içerler, elbise giyerler, çarşaflı yataklarda uyurlar...
Yemlerin dağıtımında eşitlik, ilk kalemde bir kenara atılır. Adalet ise hiç ele geçmez. Öyle ki çiftliğin en sıkı çalışanı olan Boxer isimli at, hak ettiği miktarın çok ama çok azını elde eder. Şu da var ki Boxer bunu pek de dert etmez, o, zaten daha fazla çalışmaya isteklidir, kendini bu yolda şartlandırmıştır.
Boxer, domuzlar tarafından yapıştırıcı fabrikasına satılır / Kesimhaneye götürülürken |
Kurallardaki değişikliklerden en çok göze çarpanı ise şüphesiz "eşitlik" kuralıdır: "Tüm hayvanlar eşittir ancak bazı hayvanlar diğerlerinden daha eşittir."
Hayvan Çiftliği'nde ziyafet
Hayvan Çiftliği'nde; çevre çiftliklerdeki insanların ve Hayvan Çiftliği'nden yalnız domuzların davetli olduğu bir akşam yemeği, bir ziyafet düzenlenir. Puro içen, kıyafet giyinen, araba süren domuzlar misafirlerini büyük bir nezaketle karşılarlar.
Diğer hayvanlar, Jones'un zamanındakinden daha kötü bir durumda sessizliğe gömülmüştür. Sonrasında ziyafeti merak ederler ve ziyafet verildiği yerin(büyük ihtimalle Bay Jones'un evi) pencerelerinden içeriyi seyre dalarlar. Görüntü dehşet verici: Domuzlar ve insanlar aynı masadalar, yüzleri birbirinden ayırt edilemiyor, benzerlikleri muhteşem...
Alegori, taşlama ve kara mizah
Sovyetler Birliği'nin üzerine inşa edildiği "sosyalist" ideolojinin teorisi ile teorinin uygulamasındaki keskin çelişkilerin hicvi bu eserin bünyesinde yer alır. Her bir karakter, olay ve mekan, zamanın Sovyetler Birliğine bir göndermede bulunur.
İki yönetimin bayrakları** |
Eşitlikçi anlayışla yola çıkan Hayvan Çiftliği yönetimi, Sovyetler Birliği gibi zamanla ideolojisine ihanet etmiş, kaçamak yollara başvurmuştur. Öyle ki eşitliği dahi derecelendirerek bir üst zümre oluşturmuşlardır.
Kitabın çoğunluğuna nüfuz eden iki karakterden Napolyon, Stalin'i; Snowball ise Troçki'yi temsil etmektedir. Öyle ki Snowball'un Hayvan Çiftliği'ni terk etmek zorunda kalması bunun en büyük kanıtıdır.
Son birkaç söz
Orwell'ın Hayvan Çiftliği, Şeyhi'nin Harname'si, Ezop Masalları, Attar'ın Mantıku't Tayr'ı, Fuzuli'nin Şikayetname'si ve daha nicesi özünde bir düşünce, bir his, bir olgu veya olay barındırır. Öyle bir olgu veya olay ki ifadesi cümlelere değil sayfalara sığmıyor. Peki ya bu kadar uzatmalarının gereği var mıydı?
Bu eserlerin "gereği"nin tartışılması her ne kadar abesle iştigal olsa da böyle bir soru yanıtlanmaya mecbursa vereceğim cevap, uzun gerekçeli bir "evet" olurdu. Uzun gerekçemi buraya bütünüyle aktarmak niyetinde değilim. Öyle ki bu bloğun kendisi, başlı başına bir gerekçe teşkil etmekte.
Zamanında bu eserler meydana getirilmeseydi, yalnızca özleri, yani mesajın kendisi aktarılsaydı muhatablarına, kuşkusuz bu mesajlar kalıcılıktan yoksun olacaklardı. Eserlerin oluşturulması, içerdikleri mesajların, potansiyel muhataplarına da ulaşmasını mümkün kıldı.
Kısa sözün de elbet bir yeri vardır. Önemi de yadsınamaz. Ancak kısa sözler bilge şairlerin tekelindedir. Bu ganimete herkesin erişmesi pek mümkün değildir. Öyle ki bu bir nevi mertebedir: Bir yere kadar erişilmesi mümkün bir mertebe...
-nbsas-
*https://www.shmoop.com/animal-farm/characters.html
**http://nahies.blogs.uv.es/author/nahies/page/2/
Yorum Gönder