Karma İnsan

Navigasyon Menüsü

  • Ana Sayfa
  • Karma İnsan Ne Demek?
  • Karma Sözlük
  • _Lugat
  • _Elsine
  • _İştikak
  • _İktibas
  • Yazı Serileri
  • _Eğitim - Öğretim
  • _Kitaplar ve Şiirler
  • _İz Bırakanlar
  • _Video Oyunları
  • Ekip
  • İletişim
  • Takipte kalın

Falaka - Ahmet RASİM <:-:> Kitaplar ve Şiirler Yazı Serisi

nbsas nbsas 0 yorum
Falaka, Osmanlı İmparatorluğu'nun son zamanlarında, İstanbul'da geçen, yazarın ilk ağızdan gününü yansıttığı, aktardığı bir anı kitabıdır. İsminden de anlaşılacağı üzere falakadan bahsedileceği aşikâr. Ancak bu "uygulama" kitapta direkt olarak verilmemiş. Olay örgüsü bu anlamda tahmin edilebilir olmaktan bir nebze uzak. Bu da okumayı güzelleştiren bir unsur.

Kısa bir girişten sonra şimdi biraz daha parçalı inceleme yapalım. Bu incelemeyi ben yaptığımdan dikkat çekeceğim noktalar da değişecektir. Kitap üzerinde içeriğin gelişmesi sizin de yardımınızla yani yorumlarınızla mümkün olacaktır.

Âmin alayı

Çocukların Kuran okumayı öğrenip, Arapça yazı yazmayı ve elbette ki Arap harfleriyle okumayı da öğrendiği Kuran kurs ve örgün öğretimin yapıldığı okulların karması niteliğindeki mektepler toplumda çok önemli bir yer işgal etmektedir. Öyle ki çocukların mektebe yazılmaları sebebiyle mahallede ve mektepte geniş çaplı denilebilecek merasimler terkip ediliyor. Bu merasime "âmin" deniliyor. Mektebe kaydolan çocuk başta olmak üzere bir bayram havasıyla tüm mahalleli en güzel kıyafetlerini giyerek bu alaya dahil oluyor. Bu alayda ilahiciler, hafızlar, hocalar, ve diğer öğrenciler mektebi temsilen yer alıyor ve çeşitli etkinlikler yapılıyor. Yeni mektepli olan çocuğu -Ahmet Rasim gibi- en çok heyecanlandıran ise bir midilli ile belli bir güzergahta gezdirilmesi olsa gerek.

Mektepte misafirlik

Âmin sona erdikten sonraki üç okul günü "misafirlik" olarak belirlenmiş. Hem ders yoğunluğu olsun hem de ceza, çocuğu mektebe alıştırma ve ona mektebi sevdirme açısından oldukça azaltılıyor. Dördüncü gün diğer öğrencilerle "eşitlenen" öğrencide şok etkisi olmasın diye yoğunluk azar azar artırılıyor. Pek tabi -Ahmet Rasim'in deyişiyle- uslu duranlar dayaktan, cezadan uzak kalıyor.

Mektep değiştirmeler

Ahmet Rasim'in âmini sonrası yanlış hatırlamıyorsam 3 kere mektep değişikliği gündeme geliyor. Bu değişiklikler kimi zaman evin yanması, kimi zamansa evi üç harflilerin basması nedeniyle oluyor. Son değişiklik ise Rasim'in halasının isteği üzerine oluyor. Halası Rasim'i aile eşrafıyla beraber evine davet ediyor. Bu kısımdan sonra Rasim, artık, "seksenlik yeniçeri eniştesi"nin himayesine giriyor. Bu arada eklemek gerekir: kendisi küçük yaşta babasını kaybetmiş bir yetimdir.

Bevvab
Amin alayı sonrası mektebe başlayan çocuk artık mektebin bir üyesidir. Bu üyelik gereğince bazı ayrıcalık veya daha doğrusu gündelik hayattan farklı uygulamalarda da bulunuyor. Bunlardan biri de o zamanın yaya servisi bevvablar. Bevvab kelime olarak "kapıcı" anlamına gelmekte. Öyle ki anlamıyla paralel bir şekilde bevvablar mektepli çocukları sabah evlerinin kapısından mektep kapısına, paydos zamanı da mektep kapısından evlerinin kapısına bırakan, bununla görevli, mektep bünyesinde iş gören kişilerdir. Bevvablar, günümüz servis anlayışına benzemektedir. Ancak elbette ki günümüz servisçisinden oldukça farklıdır. En bariz farkı bevvabın daha yavaş ve "pratik" olmamasıdır. Ancak bu, çok yüzeysel bir bakış açısı. Bunun haricinde bevvab bir güven teşkil etmektedir, çocukları kollamakta, mektep yolunda onları bir düzene koymaktadır. Göz kulak olma deyimi bu görevliler için biçilmiş kaftan niteliğindedir. Elbette uzun okul yolları için servis vazgeçilmez bir unsurdur ancak bevvab kadar güven vermesi(elbette ki bevvab seçimi burada çok önemli, aksi halde bin kat daha kötü bir uygulamaya dönüşür) pek de mümkün değildir.  

Kara Sütnine
Hz. Musa'nın Nil'de bulunması ve sütnineye verilişi - İllüstrasyon

Arap-Mısır kültürünün etkisi olan "sütanne uygulaması" Osmanlı'da çokça rastlanılan bir durum. Bu durum kitapta da mevcut. Öyle ki Rasim'in bir sütninesi vardır. Genelde de sütannelerin "Arap bacı" tabiriyle anılması köken itibariyle sütannelerin zenci(Habeş) veya esmer tenli(Arap) olmasındandır. Rasim sütninesinden, "her şeye karışan Arap karı" diye bahsetmektedir. Sütninesinden -yine kendi tabiriyle- hafif bir tokat yediğinde ise "Arap damarı tuttuğunda atar" diye bahsetmektedir.

Hafız yetiştirme
Burada yetiştirme usulünde anlam veremediğim ancak bana ilginç gelen hafızların kafalarının okuma esnasında hocanın elleri arasında bulunmasıydı. Anında cezalandırma için mi yoksa konsantrasyonla ilgili mi? Belki de betimlemeyi yanlış anladım, bilemiyorum.

Falaka

Başvurulacak en son yöntem diye tabir ediliyor falaka. Öyle ki yaşını almış hafızlarda bile kullanılabiliyor. Şekil şemal bakımından figürü gözümüzün önüne getirebileceğimizi  düşünüyorum: Kıvrılmış bir bezin bağlı olduğu kalın sopayı iki ucundan tutan iki kişi ve ayakları havada sopa ile bez arasında sıkıştırılmış, gövdesi yerde olan cezalandırılacak kişi. Bu pasif figürün hareket unsuru olan kişi ise falakacı kişi.

Kitapta azgın falakacılar da var falakayı hiç kullanmayan falakacılar da. Kullanım tercihten ibaret. Azgın falakacılar genelde kanatmadan bırakmıyor. Öyle vahşi ki zevk bile alıyor bu işten falakacı mahluk. Kitapta, dozaj kaçıran falakacıya ailelerden şikayet geliyor bir ara. Sonradan üzüntüsünden midir hastalığından mı bilinmez hoca kayıplara karışıp ölüyor.

Sözün kısası kitaba ismini veren falaka, yeni mektepliler için âmin alayından sonra akla gelen ikinci unsur. Hocadan hocaya, kalfadan kalfaya şiddet derecesi değişen bu uygulama bir denetime tabi olmadığından fena sonuçlar doğurabilmektedir, doğurmuştur.


-nbsas-








Bu gönderiye ait etiketler:

Ahmet Rasim amin amin alayı bevvab falaka kitap-siir serileri mektep nbsas rasim



Facebook'ta PaylaşTwitter'da paylaş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İlgili Gönderiler

Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa
Kaydol: Kayıt Yorumları (Atom)

Öne çıkanlar

  • Hoşgörü
    Hoşgörü; her kapının anahtarı, her düğümün çözümüdür. O olmasaydı, insanlarla,  Hobbes'un Leviathan'ı bile başa çıkamazdı.
  • Müşteki (Şiir) - Aralık 2018
    Müştekiden müştekiyim Tükense ya kînim Konuşsa ya dîlim Gam bilmez hamım Ben yalnız ben değilim Bin parça yerdeyim Müstağnîden müşt...
  • Manik ve Depresif dönem
    İnsan; yer, içer dolaşır, keşfeder, öğrenir... Muhtelif iş gören bu varlık, her zaman aynı özveri ve hızla işlem yapamaz. Bu, onun bedense...
  • Falaka - Ahmet RASİM <:-:> Kitaplar ve Şiirler Yazı Serisi
    Falaka, Osmanlı İmparatorluğu'nun son zamanlarında, İstanbul'da geçen, yazarın ilk ağızdan gününü yansıttığı, aktardığı bir anı ki...
  • Bilgisayar oyunlarına bakış açıları
    ¹ Günümüzde gelişen ve yaygınlaşan teknoloji, beraberinde birçok platformun ve yeni dalın yeşermesini ve güçlenmesini sağlamıştır.
  • Tespih
    Çok faklı,  hatta birbirleriyle alakası olmayan kültürlerin ortak bir değeridir tespih.
  • Şüphe (Şiir) - Kasım 2018
    Adımlarım her gün arzı Belki çalarım arada sazı Gözlerim bir beni görmez O ben ki şüpheli Çok kez Yön bilmeden tayin ettim Biçare ...
  • İyi ve doğru soru sormak
    Hayatta, herkes problemlerle karşılaşmıştır. Bu problemlerle baş etmek kimi zaman güç olmuştur. Belki de bazen pes ettiğimiz olmuştur. Pek...
  • Bir doğrudan daha fazlası
    Sıralama nasıldı? Karanlık Çağ, Taş çağı, Maden çağı, İlkçağ Ortaçağ, Yeniçağ, Yakınçağ... Bilen bilmeyen herkesin "kulak dolgunluğuy...
  • Maslow ve Metamotivasyon
    Davranışçı psikoloji, son zamanlarda anti-tezlere çokça maruz kalmakta. Aslında bu "her şeyi bilimselleştirme" furyasının, sosya...

CC Licence

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

StatCounter




Karma İnsan ©