Selamlaşmak, tek bir tanıma indirgenemez. Çünkü selamlaşmanın kendisi kültürden kültüre farklılık gösterirken tanımı da aynı sayıda değişiklik gösterir. Bunun yaşayışla ve yerel ahlak sistemiyle alakası pek yakındır. Bu yazıda genel olarak selamlaşmanın kültürlere göre hem şeklen hem de manen farklılaşmasına değineceğim. Bunun haricinde ekleyeceğim birkaç şey mevcut.
Kültürden kültüre selamlaşmak
ABD: Yumruk tokuşturma
Bilindiği üzere kıtanın yerlileri olmayan -Avrupa ve Afrika kökenli- insanların, günümüz Amerika toplumunda kullandıkları bir selamlaşma şeklidir. Highway motor kullanan motorcu çetelerinden çıkma bir selamlaşma türü olduğu düşünülebilir.
Malezya: "Nereye gidiyorsun?"
Spesifik bir selamlama olmadığı kesin. Ancak verilen cevaplara göre selamlaşmanın gidişatı değişebiliyor. Bir kişi selamlamak istediği kişiye "Nereye gidiyorsun?" diye sorar ve karşısındaki bunu ciddi bir soru olarak algılamayıp selamlaşmanın bir gereği gibi görür. Bundan dolayı karşısındakine "öylesine yürüyüşe" veya "önemli bir yere değil" gibi cevaplar verir. Sonrasında ya muhabbet devam eder yada görüşme o anda sonlanır.
Çok kültürlü bir topluma sahip olduğumuz için selam şekilleri de bir hayli değişiklik gösteriyor. Selamlaşmaya birçok faktör etki eder, bunun nedeni de başta belirttiğim gibi bunun yani selamlaşmanın kültürün bir parçası olmasıdır. Kültürler ise etkileşime mecburdur. Selam, merhaba, selamünaleyküm, hi, n'aber, n'aptın, şşt, hey..., kafa tokuşturma, el sıkma, sarılma... şeklinde uzar da gider. Bu anlamda geniş bir yelpazeye sahibiz. Bunun değerini bilmeli ve bunu muhafaza etmeliyiz.
Kısa bir tanım ve son birkaç söz
Her ne kadar da tek bir tanımın yapılmasını yanlış görsem de yine de kendimi tutamayarak bir tanım yapma ihtiyacı hissediyorum.
Selamlaşmak, "tanımak" demektir. Tanımak, burada karşıdaki kişiyi ismen veya ilk akla gelen anlamıyla tanımak demek değildir. Bir kişiyi selamlayarak onu fark ettiğinizi gösterir onun varlığını tanırsınız. Bu bir hareket, söz veya belli bir ritüel şeklinde olabilir. Ancak öz aynıdır. Karşıdakini tanıyarak onun da sizi tanımasını beklersiniz. O da karşılık verince barış sağlanmış demektir. Barış sağlanır çünkü birbirinin farkına varan insanlar buna göre hareket eder, yaşar ve birbirlerine katlanır. Her ne kadar dünya tarihi savaşlara ve çatışmalara çokça tanıklık etmiş olsa da bu durum değişmez. Öyle ki bu sürtüşmelerin yaşanmış olmasının asıl sebebi de insanların geçmişte selamlaşmaya yeterince önem vermemesi ve onu hakkıyla yapmamasıdır. Eğer ki selamlaşmaya yine önem verilmez ise; ders alınmamış demektir ve tarih tekerrüre mecburdur.
Kültürden kültüre selamlaşmak
Tabi ki de her kültürün sahip olduğu selamlaşma türünü buraya taşımam mümkün değil. Burada yalnızca ilgimi çeken veya değinmek istediğim selamlaşma türlerinden bahsedeceğim.
Hindistan: "Namaste!"
Şu aralar Silikon Vadisinde 3 kişiden birinde rastlayabileceğiniz bir selamlaşma şekli olan Namaste, kelime anlamı olarak "merhaba" demektir. Ancak selamlaşma için bunu dile getirmek yeterli değildir. Bunun yanında eller göğüs hizasında tamamen açılmış bir şekilde kavuşturulur. Her bir parmak diğer eldeki eşine yaslanır. Selamlaşma dile getirilirken bu hareket yapılır.ABD: Yumruk tokuşturma
Bilindiği üzere kıtanın yerlileri olmayan -Avrupa ve Afrika kökenli- insanların, günümüz Amerika toplumunda kullandıkları bir selamlaşma şeklidir. Highway motor kullanan motorcu çetelerinden çıkma bir selamlaşma türü olduğu düşünülebilir.
Malezya: "Nereye gidiyorsun?"
Spesifik bir selamlama olmadığı kesin. Ancak verilen cevaplara göre selamlaşmanın gidişatı değişebiliyor. Bir kişi selamlamak istediği kişiye "Nereye gidiyorsun?" diye sorar ve karşısındaki bunu ciddi bir soru olarak algılamayıp selamlaşmanın bir gereği gibi görür. Bundan dolayı karşısındakine "öylesine yürüyüşe" veya "önemli bir yere değil" gibi cevaplar verir. Sonrasında ya muhabbet devam eder yada görüşme o anda sonlanır.
-Selamlaşma örnekleri kaynağı: http://mashable.com/2015/03/15/greetings-around-the-world/-
Bu örneklerin, kültürlerin bir "parçası" olduğu unutulmamalıdır. Yani çoğunluğun riayet ettiği uygulamalardır. Mutlak bir kabul değildir.
Peki ya Türkçe selamlaşma?
Aslına bakarsanız bunu yazının başından ve öncesinden beri düşünüyorum. Öz Türkçeye ait bir selamlama kelimesi ne olabilir diye? Yazdığım ifadelere de dikkat ettiyseniz hep bir "toplama" söz konusu. Arapça, İngilizce gibi dillerden veya yalnızca bağırışlardan(hey, ho) bir derleme...
Bunlar bir tarafa ilk Türklerden günümüze kelime anlamında bir selamlaşma gelmediyse(ya da ben bulamadıysam) de mutlaka bir hareket gelmiştir diye düşünüyorum. Öyle ki çoğu kültür de spesifik bir ifadeye sahip değildir.
Her ne kadar da tek bir tanımın yapılmasını yanlış görsem de yine de kendimi tutamayarak bir tanım yapma ihtiyacı hissediyorum.
Selamlaşmak, "tanımak" demektir. Tanımak, burada karşıdaki kişiyi ismen veya ilk akla gelen anlamıyla tanımak demek değildir. Bir kişiyi selamlayarak onu fark ettiğinizi gösterir onun varlığını tanırsınız. Bu bir hareket, söz veya belli bir ritüel şeklinde olabilir. Ancak öz aynıdır. Karşıdakini tanıyarak onun da sizi tanımasını beklersiniz. O da karşılık verince barış sağlanmış demektir. Barış sağlanır çünkü birbirinin farkına varan insanlar buna göre hareket eder, yaşar ve birbirlerine katlanır. Her ne kadar dünya tarihi savaşlara ve çatışmalara çokça tanıklık etmiş olsa da bu durum değişmez. Öyle ki bu sürtüşmelerin yaşanmış olmasının asıl sebebi de insanların geçmişte selamlaşmaya yeterince önem vermemesi ve onu hakkıyla yapmamasıdır. Eğer ki selamlaşmaya yine önem verilmez ise; ders alınmamış demektir ve tarih tekerrüre mecburdur.
-nbsas-
Yorum Gönder