Her meclis asgari iki unsura sahiptir: iktidar ve muhalefet. İktidar, mevcut durumunu korumaya; muhalefet, iktidarı sıkıştırırak mevcut durumu değiştirmeye çalışır. Bu oldukça normal ve doğal. İşte bu olgunun bir benzeri şu anda bu yazıyı okuyan beyninizde mevcut.
Bu yazıda, insan beyninin parçalı yapısını ve bu yapının sır tutmada nasıl yol haritası çizdiğini anlatacağım.
Beyin ve rakipler
İnsandan insana değişmekle beraber yaklaşık 1300-1400 gramlık oldukça yağlı bir et olan beyin, bir çeşit yönetim merkezidir. Öyle ki; vücut ısısını ayarlamak, görmek, duymak, tatmak, dengeli bir gelişim sağlamak, anlamak, hissetmek gibi daha onlarca görevi vardır bu organın. Vücudun egemen gücüdür.
Egemen bir güç olması, sizi, onun yalnız olduğu yanlışına sevk etmesin. İnsanların kararlarını beyinleri alır, beyinlerin kararını da beyin meclisi alır.
Her ne kadar okullarda beynin bölümleri gösterilip anlatılsa da bu bilgiler tam anlamıyla doğru değildir. Öyle ki neredeyse her bir bölüm diğer bir bölümün görevini üstlenebilir.
Ayrıca her bir bölüm, demin bahsi geçen mecliste oy hakkına sahiptir. Bu anlamda bir görüşü savunan bölümler aynı fikirde olmayan bölümleri ikna etmek veya sabote etmek zorundadır.
Bu "parçalı" yapıyı indirgeye indirgeye iki parçaya indirebiliriz: Duygu ve mantık.
Bu iki "parti", karar sürecinde kendi savlarını öne sürer ve savunur. En çok taraftar toplayan taraf oyunu kazanır ve onun dediği olur. Elbette ki kazanan taraf, mağlıp tarafın düşüncelerini dikkate almakta özgürdür.
Bu bütüne, David Eagleman, "rakipler takımı" adını vermektedir. Nörobilimcinin bu isimlendirmesi, meclisteki tarafların her ne kadar farklı düşünceleri olsa da sonuçta vücudun ve mevzu bahis kişinin iyiliği için çalıştıklarını anlatmaktadır.
Elbette ki %50-%50 bir sonuç çıkması mümkündür. Bu durum, basitçe, "kararsızlıktır". Bu hal sona ermeden kişi bir adım dahi atamaz hale gelir.(bkz: İkilem çukuru)
Rakipler takımının ortak bir karara varması halinde ise kararlılık açısından her şey yolunda demektir. Ancak kararların niteliği her zaman olduğu gibi tartışmaya açıktır.
Sır tutmak
Bazı insanlar için çekilmez bir iş olan sır tutmak, doğrudan doğruya beynimizi meydana getiren rakipler takımıyla ilgilidir.
Bir kimsenin sır tutabilmesi için rakipler takımı ortak karar almalı veya en azından ezici bir galibiyetle "sırrın söylenmemesi" tasarısı mecliste kabul edilmeli. Aksi takdirde işler sarpa sarıp kararsızlık ile sırrın açığa çıkması riskleri ile karşı karşıya kalınır.
Bu anlamda ser verip sır vermeyen insanlar; beyin meclisinde, rakipleri, sırrı tutma yönünde, Eagleman'ın deyişiyle, "tam bir takım" haline getirebilenlerdir.
Son birkaç söz
Son zamanlarda okuduğum Incognito: Beynin Gizli Hayatı adlı kitabın bir bölümünde değinilen bu konu, bana oldukça ilgi çekici geldi.
Bu anlamda huzurun tanımını artık şu şekilde yapabiliriz:
Rakipler takımının, enine boyuna ölçüp biçtiği ve sonrasında oy birliğiyle aldığı kararlar ardından insanın içinde bulunduğu durum.
Bu yazıda, insan beyninin parçalı yapısını ve bu yapının sır tutmada nasıl yol haritası çizdiğini anlatacağım.
Beyin ve rakipler
İnsandan insana değişmekle beraber yaklaşık 1300-1400 gramlık oldukça yağlı bir et olan beyin, bir çeşit yönetim merkezidir. Öyle ki; vücut ısısını ayarlamak, görmek, duymak, tatmak, dengeli bir gelişim sağlamak, anlamak, hissetmek gibi daha onlarca görevi vardır bu organın. Vücudun egemen gücüdür.
Egemen bir güç olması, sizi, onun yalnız olduğu yanlışına sevk etmesin. İnsanların kararlarını beyinleri alır, beyinlerin kararını da beyin meclisi alır.
Her ne kadar okullarda beynin bölümleri gösterilip anlatılsa da bu bilgiler tam anlamıyla doğru değildir. Öyle ki neredeyse her bir bölüm diğer bir bölümün görevini üstlenebilir.
Ayrıca her bir bölüm, demin bahsi geçen mecliste oy hakkına sahiptir. Bu anlamda bir görüşü savunan bölümler aynı fikirde olmayan bölümleri ikna etmek veya sabote etmek zorundadır.
Bu "parçalı" yapıyı indirgeye indirgeye iki parçaya indirebiliriz: Duygu ve mantık.
Bu iki "parti", karar sürecinde kendi savlarını öne sürer ve savunur. En çok taraftar toplayan taraf oyunu kazanır ve onun dediği olur. Elbette ki kazanan taraf, mağlıp tarafın düşüncelerini dikkate almakta özgürdür.
Bu bütüne, David Eagleman, "rakipler takımı" adını vermektedir. Nörobilimcinin bu isimlendirmesi, meclisteki tarafların her ne kadar farklı düşünceleri olsa da sonuçta vücudun ve mevzu bahis kişinin iyiliği için çalıştıklarını anlatmaktadır.
Elbette ki %50-%50 bir sonuç çıkması mümkündür. Bu durum, basitçe, "kararsızlıktır". Bu hal sona ermeden kişi bir adım dahi atamaz hale gelir.(bkz: İkilem çukuru)
Rakipler takımının ortak bir karara varması halinde ise kararlılık açısından her şey yolunda demektir. Ancak kararların niteliği her zaman olduğu gibi tartışmaya açıktır.
Sır tutmak
Bazı insanlar için çekilmez bir iş olan sır tutmak, doğrudan doğruya beynimizi meydana getiren rakipler takımıyla ilgilidir.
Bir kimsenin sır tutabilmesi için rakipler takımı ortak karar almalı veya en azından ezici bir galibiyetle "sırrın söylenmemesi" tasarısı mecliste kabul edilmeli. Aksi takdirde işler sarpa sarıp kararsızlık ile sırrın açığa çıkması riskleri ile karşı karşıya kalınır.
Bu anlamda ser verip sır vermeyen insanlar; beyin meclisinde, rakipleri, sırrı tutma yönünde, Eagleman'ın deyişiyle, "tam bir takım" haline getirebilenlerdir.
Son birkaç söz
Son zamanlarda okuduğum Incognito: Beynin Gizli Hayatı adlı kitabın bir bölümünde değinilen bu konu, bana oldukça ilgi çekici geldi.
Bu anlamda huzurun tanımını artık şu şekilde yapabiliriz:
Rakipler takımının, enine boyuna ölçüp biçtiği ve sonrasında oy birliğiyle aldığı kararlar ardından insanın içinde bulunduğu durum.
-nbsas-