* |
Bu yazıda, birkaç yazımda da adını geçirdiğim, bir kavramdan bahsedeceğim: Hayvan vücudu
İnsan harici varlıklar
Mikro alemden makro aleme insanın duyu organlarıyla algıyabildiği her varlık insana nispeten daha basittir. Bu basitlik barındırdığı öğe sayısıyla ilgilidir. Öyle ki bedeni bir komplekslikle ilgisi yoktur.
Bu "harici" varlıklar yalnızca maddeden ibarettir. Arka planları boştur. Kimyasal reaksiyonlarla istem duyarlar. Fiziki çevrenin yapısına zamanla uyum sağlamaları bu nedenledir. Bunun yanında yaşadıkları çevrenin kurallarına da sıkı sıkıya bağlıdırlar.
İnsan
Beden ve ruh bileşimine verilen isimdir. Beden somut, ruh ise soyuttur. Maddi alemdeki varlığını bedenine borçludur. Ruh bileşeni her ne kadar soyut olsa da bedeni yönlendirme açısından kendi varlığını ortaya koyar.
Beden ya da Hayvan Vücudu (Ten)
** |
Ruhun maddi alemdeki vasıtasıdır. İnsan harici varlıklardan, "hayvan" adını verdiğimiz varlıklardaki maddesel öğeden pek de farklı değildir. Öyle ki bazı hayvanların vücudu ile şeklen de benzerlik içerisindedir.
Üreme ve besin ihtiyacı saf haliyle hayvan vücudunda mevcuttur. Organların ve dokuların hücresel yapıları, bununla beraber kök hücre oluşumu açısından neredeyse hiçbir hayvandan ayrıştırılamaz.
Bazı alanlarda ise hayvanlardan daha aşağı konumdadır. Örneğin, bazı su canlılarının çift göz kapağı ve paletli ayakları olması veyahut işitme ve koklama yetilerindeki derece farkı bazı hayvanlar bakımından oldukça düşüktür.
Ruh (Can)
İnsan harici varlıklarla insanı ayrıştıran yegane ögedir. Soyut bir varlık olan ruh maddesel alemde beden haricinde ise kendini sergileyemez.
Ruh, insanda hayvan vücudunun yöneticisi konumundadır. Çoğu insan, insanların diğer varlıklardan ayrışmasını akla veya beyne bağlarken arkadaki yönetici ögeyi es geçmektedir. Bu anlamda ruhsuz bir insan beyni, herhangi bir hayvanınkinden farksızdır.
Düşünce, duygu, irade gibi soyut ögeler ruha aittir. Bunları hayvan vücuduna aksettirmesi herhangi bir düşüncenin veya duygunun aidiyetini bedene vermez. Öyle ki vücuttaki kimyasal ve fiziki aktiviteleri şekillendiren ruh, kendi gibi soyut olan bu varlıkları maddi aleme taşır.
Nörobilimin gelişimiyle düşüncelerin de beyinde somut bir yeri olduğu ispatlandı. Bu somutluk beyin içerisindeki elektriksel aktarımlar sayesinde ele geçirilebilmekte. Evrim geçiren insan beyni bunu itici gücü olan ruhu ile mümkün kılmıştır.
Beden ve ruh ilişkisi
Maddesel alemde iki ögenin etkileşimi yine maddesel alemde sonuçlanır. Bu anlamda soyut ve somut iki ögenin ilişkisi de iki yönlü olacaktır.
İnsanlar daha çok somut yani maddesel yöndeki sonuca yönelirler. Bunun nedeni somut vasıtaları olan hayvan vücudunun çoğu kez ruhun algısını engelleyerek öne geçmesidir.
Ruhun algısının öne geçtiği zamanlar, şimdilerde, enerji veya aura ismi verilen bir etkileşim meydana gelir. Öyle ki ruha özgü olan sezgi yeteneği bu durumda açığa çıkar. Örneğin "pozitif enerjisi" olan bir kimsenin etrafındakileri olumlu yönde etkilemesi bu şekilde bir sonuçlanmadır.
Bu ilişki yani beden-ruh ilişkisi, öğelerin muhtevasından dolayı, hayvan vücudunda, işleten bir elin varlığı gibi bir tespite konu olamaz.
Son birkaç söz
Ruhla beden ancak bir düşünülürse insan denen varlıktan bahsedebiliriz. Burada yaptığım bunun gibi tanımlamalar kesinlik açısından insanlık tarihi kadar eski bir tartışmaya konu olmuştur. Böylelikle bu tartışmada ben de fikrimi belirtmiş oluyorum.
Yalnızca hayvan vücudu ile algılayamadığı için var olanı yok saymak, insanın oldukça eski bir zaafiyetidir. Bütündeki parçaların idraki ise daha eski bir geçmişe sahip olup olgun bir havsalanın ürünüdür.
"Ete kemiğe büründüm
Yunus diye göründüm"
Yunus Emre
-nbsas-
* John Bell - https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/c/cf/John-bell-II-B-6.jpg
** https://www.nlm.nih.gov/hmd/arabic/mon_gallery.html