Teknoloji ile ilgili; videoların ilk bölümlerinde, yazıların ilk satırlarında, sohbetlerin veya hayatınızın herhangi bir yerinde şu şekilde bir şeye rastlamış olmanız kuvvetle muhtemel: "Teknoloji günden güne hayatımıza giriyor".
Oldukça "genel" olan bu söz sarf edildikten sonra konu, oraya buraya çekilir: Bilgisayarlar, uzay araçları, akıllı telefonlar, navigasyon sistemleri... Bunların hepsi malum sözü karşılar. Ancak çoğu zaman, niteliği itiariyle çok önemli ve kapladığı alan itibariyle de çok küçük bir araçtan bahsetmek aklımıza gelmez: Barkodlar.
Yukarıdaki sözü güncellemeliyiz: "Teknoloji hayatımızın tam ortasına girmiş durumda". Öyle ki hayatın neredeyse her alanına dağılan "barkod harikası" bunun en iyi örneğidir.
Bu yazıda barkodların ne olduğundan, çeşitlerinden ve bunlara ek olarak birkaç ek bilgiye daha değinmeye çalışacağım.
Barkodlar
Dilimize neredeyse hiç değişikliğe uğramadan geçen bu sözcük aslında bir birleşik kellimedir: Bar + code. Tam çevirisi de: "çubuk kodu" şeklindedir.
Bu isimlendirme yerine "cuk" oturmuştur diyebilirim. Barkodlarda yer alan her bir çubuk bir anlama sahiptir ve bu "anlamlar bütünü" aslında ikili sayı sisteminde(binary) kodlamaya karşılık gelir.
İşin çok ayrıntısına girmeden bu konuyla ilgili temel bilgileri şöyle sıralayabilirim:
- 95 adet tekil çizginin bir araya gelmesiyle oluşur
- Barkod okuyucular soldan sağa doğru bir okuma gerçekleştirir
- Işık yani lazer, barkodu okurken ışığın yansımasını esas alır
- Eğer ki lazer, gittiği zeminden yansırsa; zemin beyazdır ve "0" değeri döner aksi durumda ise zemin siyahtır ve "1" değeri yansır
- Bu barkodlar esasen üretici firmanın kodu ile ürünün kodunu barındırır
Barkodlar bununla sınırlı değil
Yukarıdaki barkod anlatımı aslında ona ismini veren 1D(tek boyutlu) barkodlar içindir. Oysa barkodlar bununla sınırlı değildir. Bunu, yazının başındaki görselden de çıkarmış olabilirsiniz. Öyle ki barkod kelimesi günümüzde anlam genişlemesine maruz kalmıştır. (Eğer ki "boyutlar" konusunda sıkıntı yaşıyorsanız temel bilgiye buradan ulaşabilirsiniz)
Boyut atlama zamanı
Son zamanlarda, yaklaşık 20 yıldır, barkod kelimesi, 2D(iki boyutlu) olan "karekod"lar (QR code - Square code) için de kullanılmaya başlanmıştır. Ataları ile benzer işi gören karekodlar, kullanım alanı bakımından daha elverişlidir.
95 adet rakamın ASCII çıktısı olarak 12-20 rakam aralığı gibi çok sınırlı bir miktarı kapsayabilen çubuk kodların aksine karekodlar, 3.000 den fazla karakteri barındırabilir.
1D barkod ya da "çubuk" kodlarla aynı mantıkla çalışan karekodlar (2D barkodlar) siyah-beyaz ayrımını gözetir. Ancak barkodların aksine karekodlar bir lazer yardımı ile okunmak zorunda değildir.(son zamanlarda bu kural da değişti) Akıllı telefonlara yüklenen uygulamalar ile karekodlar saliseler içinde okunabilmektedir.
Bununla birlikte; karekodlar hasara karşı daha dayanıklıdır. Silinme, çizilme, görüntüde bozulmaya karşı %30'a kadar dayanabilirler. Yani üçte biri olmayan bir karekod hala okunabilir, elbette bu her zaman mümkün de olmayabilir.
Bu dayanıklılık ve ortama adaptasyon yeteneği karekodların kullandığı matrix temelli kodlama sisteminden dolayıdır. Her doğrultuda, her açıda okunabilen karekodlar kendi jiroskoplarına sahiptirler.
2D barkodlar tek tip değildir, kullanıldıkları alana göre birden fazla çeşidi mevcuttur:
En tanıdık iki tanesine değineyim:
- QR code: Karekod ismini, barkod gibi şeklinden alan bu 2D matrixler en yaygın olan 2D barkodlardır. URL, fotoğraf, kartvizit, PayPal ödemesi, uygulama(app) paylaşımı, coğrafi konum veya yalnızca düz metin barındırabilirler. Karekodlar, sağ alt kısım haricinde diğer üç köşede bulunan iç içe geçmiş kareler sayesinde her yönden taranabilirler.
- DataMatrix: Daha teknik bir isme sahip olan bu barkodların nereden tanıdık olabileceğini düşünüyor olabilirsiniz. Bu "tanınmışlığın" sebebi ilaç sektörüdür. Türkiye'de 1 Ekim 2009 tarihinden itibaren ilaçlarda kullanımı zorunlu hale getirilen bu 2D barkodları şu an için neredeyse her ilaç kutusunda bulabilirsiniz.
Barkodlar yeni bir gelişme mi?**
Barındırdığı veriler ve okunma tarzı olarak 1D ve 2D barkodlar yani barkodların tamamı bir asırdan daha kısa zamandır hayatımızda. Ancak teknik itibariyle bu kadar yeni olan bu "veri gömme" işi, fikren hiç de yeni değil.
Aslında bu depolama hareketi "yazı"nın keşfi ile başladı. Çivi yazısından şu an bu yazıda kullandığım dijital yazı tekniğine kadar her ilerleme bir "veri gömme" eylemidir. Öyle ki yazan ortada olmasa da eseri yerinde kalır.
Tarihte bir çok medeniyet bu alanda ilerleme kaydetmiştir. Şimdi bunlardan birkaçına göz atalım:
Son birkaç söz
İnsanlar, bilinçleri açık olduğu, neredeyse her an bir şeyler düşünürler: En basitinden en karmaşığına... Bazen bu düşünceler yeni bir fikrin habercisi bile olabilir. Öyle ki iyi fikirler bugün de dünyayı daha yaşanabilir kılmaktadır.
Ancak eklemek gerekir ki neredeyse hiçbir fikir tam anlamıyla orjinal değildir. Bu durumlarda; bir tecrübeden, bir kökten gelen fikirler yalnızca hatırlanır. Fakat bu durum kişide yani mütefekkirde hayal kırıklığına yol açmamalıdır, aksine bahis mevzuu olan fikrin gelişimi adına bu işe dört elle sarınılması gerekir. Öyle ki medeniyetler, fikirlerin inkişafı ile inşa edilir.
*https://www.youtube.com/watch?v=e6aR1k-ympo
** Bu yazımı okumanızı da tavsiye ederim : Bir doğrudan daha fazlası
Oldukça "genel" olan bu söz sarf edildikten sonra konu, oraya buraya çekilir: Bilgisayarlar, uzay araçları, akıllı telefonlar, navigasyon sistemleri... Bunların hepsi malum sözü karşılar. Ancak çoğu zaman, niteliği itiariyle çok önemli ve kapladığı alan itibariyle de çok küçük bir araçtan bahsetmek aklımıza gelmez: Barkodlar.
Yukarıdaki sözü güncellemeliyiz: "Teknoloji hayatımızın tam ortasına girmiş durumda". Öyle ki hayatın neredeyse her alanına dağılan "barkod harikası" bunun en iyi örneğidir.
Bu yazıda barkodların ne olduğundan, çeşitlerinden ve bunlara ek olarak birkaç ek bilgiye daha değinmeye çalışacağım.
Barkodlar
Dilimize neredeyse hiç değişikliğe uğramadan geçen bu sözcük aslında bir birleşik kellimedir: Bar + code. Tam çevirisi de: "çubuk kodu" şeklindedir.
Bu isimlendirme yerine "cuk" oturmuştur diyebilirim. Barkodlarda yer alan her bir çubuk bir anlama sahiptir ve bu "anlamlar bütünü" aslında ikili sayı sisteminde(binary) kodlamaya karşılık gelir.
Barkod okuma* |
- 95 adet tekil çizginin bir araya gelmesiyle oluşur
- Barkod okuyucular soldan sağa doğru bir okuma gerçekleştirir
- Işık yani lazer, barkodu okurken ışığın yansımasını esas alır
- Eğer ki lazer, gittiği zeminden yansırsa; zemin beyazdır ve "0" değeri döner aksi durumda ise zemin siyahtır ve "1" değeri yansır
- Bu barkodlar esasen üretici firmanın kodu ile ürünün kodunu barındırır
Barkodlar bununla sınırlı değil
Yukarıdaki barkod anlatımı aslında ona ismini veren 1D(tek boyutlu) barkodlar içindir. Oysa barkodlar bununla sınırlı değildir. Bunu, yazının başındaki görselden de çıkarmış olabilirsiniz. Öyle ki barkod kelimesi günümüzde anlam genişlemesine maruz kalmıştır. (Eğer ki "boyutlar" konusunda sıkıntı yaşıyorsanız temel bilgiye buradan ulaşabilirsiniz)
Boyut atlama zamanı
Son zamanlarda, yaklaşık 20 yıldır, barkod kelimesi, 2D(iki boyutlu) olan "karekod"lar (QR code - Square code) için de kullanılmaya başlanmıştır. Ataları ile benzer işi gören karekodlar, kullanım alanı bakımından daha elverişlidir.
95 adet rakamın ASCII çıktısı olarak 12-20 rakam aralığı gibi çok sınırlı bir miktarı kapsayabilen çubuk kodların aksine karekodlar, 3.000 den fazla karakteri barındırabilir.
Karekodun bölümleri |
1D barkod ya da "çubuk" kodlarla aynı mantıkla çalışan karekodlar (2D barkodlar) siyah-beyaz ayrımını gözetir. Ancak barkodların aksine karekodlar bir lazer yardımı ile okunmak zorunda değildir.(son zamanlarda bu kural da değişti) Akıllı telefonlara yüklenen uygulamalar ile karekodlar saliseler içinde okunabilmektedir.
Bununla birlikte; karekodlar hasara karşı daha dayanıklıdır. Silinme, çizilme, görüntüde bozulmaya karşı %30'a kadar dayanabilirler. Yani üçte biri olmayan bir karekod hala okunabilir, elbette bu her zaman mümkün de olmayabilir.
Zarar görmüş karekodlar |
Bu dayanıklılık ve ortama adaptasyon yeteneği karekodların kullandığı matrix temelli kodlama sisteminden dolayıdır. Her doğrultuda, her açıda okunabilen karekodlar kendi jiroskoplarına sahiptirler.
2D barkodlar tek tip değildir, kullanıldıkları alana göre birden fazla çeşidi mevcuttur:
En tanıdık iki tanesine değineyim:
- QR code: Karekod ismini, barkod gibi şeklinden alan bu 2D matrixler en yaygın olan 2D barkodlardır. URL, fotoğraf, kartvizit, PayPal ödemesi, uygulama(app) paylaşımı, coğrafi konum veya yalnızca düz metin barındırabilirler. Karekodlar, sağ alt kısım haricinde diğer üç köşede bulunan iç içe geçmiş kareler sayesinde her yönden taranabilirler.
- DataMatrix: Daha teknik bir isme sahip olan bu barkodların nereden tanıdık olabileceğini düşünüyor olabilirsiniz. Bu "tanınmışlığın" sebebi ilaç sektörüdür. Türkiye'de 1 Ekim 2009 tarihinden itibaren ilaçlarda kullanımı zorunlu hale getirilen bu 2D barkodları şu an için neredeyse her ilaç kutusunda bulabilirsiniz.
Barkodlar yeni bir gelişme mi?**
Barındırdığı veriler ve okunma tarzı olarak 1D ve 2D barkodlar yani barkodların tamamı bir asırdan daha kısa zamandır hayatımızda. Ancak teknik itibariyle bu kadar yeni olan bu "veri gömme" işi, fikren hiç de yeni değil.
Aslında bu depolama hareketi "yazı"nın keşfi ile başladı. Çivi yazısından şu an bu yazıda kullandığım dijital yazı tekniğine kadar her ilerleme bir "veri gömme" eylemidir. Öyle ki yazan ortada olmasa da eseri yerinde kalır.
Tarihte bir çok medeniyet bu alanda ilerleme kaydetmiştir. Şimdi bunlardan birkaçına göz atalım:
Hiyeroglif - Mısır |
Phaistos Diski - Girit |
Runik taşı(Rune stone) - Kuzey Avrupa |
Aztek Güneş Taşı veya Takvim Taşı |
Kufi yazı - Hasankeyf Sultan Süleyman Cami |
Son birkaç söz
İnsanlar, bilinçleri açık olduğu, neredeyse her an bir şeyler düşünürler: En basitinden en karmaşığına... Bazen bu düşünceler yeni bir fikrin habercisi bile olabilir. Öyle ki iyi fikirler bugün de dünyayı daha yaşanabilir kılmaktadır.
Ancak eklemek gerekir ki neredeyse hiçbir fikir tam anlamıyla orjinal değildir. Bu durumlarda; bir tecrübeden, bir kökten gelen fikirler yalnızca hatırlanır. Fakat bu durum kişide yani mütefekkirde hayal kırıklığına yol açmamalıdır, aksine bahis mevzuu olan fikrin gelişimi adına bu işe dört elle sarınılması gerekir. Öyle ki medeniyetler, fikirlerin inkişafı ile inşa edilir.
-nbsas-
*https://www.youtube.com/watch?v=e6aR1k-ympo
** Bu yazımı okumanızı da tavsiye ederim : Bir doğrudan daha fazlası
Yorum Gönder