İnsanoğlu bugüne kadar varlığını devam ettirebildiyse bunun en önemli nedenlerinden biri "ehlileştirme" yeteneğine ve bilgisine sahip olmasıdır. Ehil hale gelen her şey insanın kullanımına açıktır. Bittabi yabani olan bazı şeyler (dere yatağı gibi) de kullanıma açık olabilir. Ancak genelde insan, kullanmadan önce hükmetmek ister. Elektriğe hükmetmek içinse insanoğlu çok çaba harcamıştır. İşte bu yazıda, bu "kolektif çabanın" özetini sunmaya çalışacağım.
Ehlileştirmek = Hükmetmek
Ateşin bulunması aslında ateşin ehlileştirilmesi ile aynı şeydir. Çünkü ana öğe "hükmetmek"tir. Hükmetmekten kastım, -basitçe- kontrol altına almak ve öğrenmektir. Bu serüvende hayvanların ehlileştirlmesi veya daha doğrusu "evcilleştirilmesi" de aynı kapıya çıkmaktadır. Madenlerin eritilerek işlenmesi de bir ehlileştirme hareketidir. Bunların sonuncusu diyebileceğim bir ehlileştirme hareketi de elektrik üzerinde kurduğumuz kısmi hakimiyettir. İleride bu tablo değişebileceğinden şimdilik sonuncusu desem daha doğru olur.
Biliyoruz ki ateş, biz onu "bulmadan" önce de vardı. Hayvanlar biz onları evcilleştirilmeden önce de yaşıyorlardı hatta eminim daha da iyi yaşıyorlardı. Madenler yerkürede barınıyor, levha hareketlerine göre yer değiştiriyor, bölünüyor veya birleşiyordu. Elektrik enerjisi şimşek, yıldırım gibi doğa olaylarında bariz bir şekilde bulunurken hiç tahmin etmediğimiz yerlerde de bulunuyordu.¹ Bu durumlar ve örnekler elbette ki çoğaltılabilir ancak fikir verme açısından bu kadarı yeterli olacaktır.
Elektrik
Öncelikle elektriğin ne olduğuna, nerden geldiğine ve tabi ki de etimolojisine bir göz atalım. Böylelikle bu yazıyla onun bilgisini de biraz daha ehil hale getirebiliriz.
Etimolojik olarak elektrik
Kehribar |
Antik Yunan'da kehribarın (Yunanca ήλεκτρον-ilektron) sürtünmesi ile diğer nesneleri çektiğini gözlemlenmiş ve bu güce "elektrik" adı verilmiştir. Latince'ye "electro" veya "electrica" olarak geçmiştir. 1600 yılında İngiliz fizikçi ve filozof William Gilbert, "De Magnete" adlı eserinde "electricus" kelimesini "kehribar gibi cisimleri kendine çeken" anlamında kullanmıştır. 1634 yılında ise İngiliz Sir Thomas Browne tarafından ilk kez elektrik (electric) sözcüğü kullanılmıştır.
Elektrik nedir?
Elektrik doğada elektrik yüklerinin birbirleri ve çevreleri ile etkileşime geçmeleri ile ortaya çıkan fiziksel bir olaydır. Elektrik yükleri; proton, elektron gibi artı-eksi(+,-) değerleridir.
Bunun haricinde bundan sonraki ilk başlık olan "Elektriğin keşfi, icadı, ehlileşmesi (ne derseniz)" konu hakkında, tabiri caizse "kuru bilgi" olarak verilmiştir. Bu kısmın yazıda yer almasının tek nedeni bu konuya ilgisi olanlara bir yol haritası çizmektir.
Elektriğin keşfi, icadı, ehlileşmesi (ne derseniz)
Başta da bahsettiğim gibi bu bir olay değil olgudur ve kesinlikle tek bir kişiye mâl edilemez. Ancak birkaç kilometre taşı yerleştirmek mümkündür:
William Gilbert |
Otto von Guericke |
John Theophilus Desaguliers - Stephen Gray'in çalışma arkadaşı |
Charles François de Cisternay du Fay |
Joseph Priestley |
Benjamin Franklin |
Elektrik konusunda en önemli gelişmelerin, 1800 yılında Alessandro Volta tarafından ilk pilin (bataryanın) keşfiyle başladığı tartışma kabul etmeyen bir gerçektir. Söz konusu batarya, ilk devamlı ve güvenilir elektrik kaynağı olmak niteliğiyle, öteki buluşlar ve uygulamalar yolunda dünyaya kılavuzluk etmiştir.
Havai hatlar |
Zénobe-Théophile Gramme |
19. ve 20. yüzyılların sonunda ise, elektrik mühendisliği tarihinin en önemli isimlerinden bazıları ise şunlardır: Nikola Tesla, Samuel Morse, Antonio Meucci, Thomas Edison, George Westinghouse, Werner von Siemens, Charles Steinmetz ve Alexander Graham Bell.²
Elektrik hakkında bahsedebileceğimiz daha yığınla konu bulunmakta: AC-DC farkı ve anlamları, Tesla-Edison çatışması, doğadaki elektrik, duvardan alınan şehir elektriği, priz-fiş standartları... Bazı konular anlamsız gelse de, hepsinin "çekici" bir yanı olduğunu söyleyebilirim. Ancak bu yazı daha fazla uzamamalı diye düşünüyorum ve burada bu konuya bir "virgül" koyuyorum.
Elektriğin ehlileştirilme hikayesi elbette ki hâlâ devam etmekte. Özet olarak geçtiğim bu kısım ilk adımlara ait diyebilirim. Tabi ki "çoğu iş bu kısımda neredeyse halledilmiş" de diyebilirim.
"Doğu mu? Batı mı?" adlı yazımda da bahsettiğim üzere, "bilgi" denilen olgu veya güç, tüm dünyaya aittir. Bu nedenle mucitlerin "keşfi" aslında tüm insanlığın "keşfi"dir.
-nbsas-
¹: Daha fazla bilgi için bkz.: http://www.kuark.org/2013/11/elektrigi-kullanan-hayvanlar/
²: Daha fazla bilgi için bkz : http://www.nezamanbulundu.com/2016/03/elektrik-ne-zaman-kim-tarafindan-nasil.html
Yorum Gönder