"Bozması kolay yapması zor." sözüne, bu yazıyla, bir başka bakış açısı getirmeyi planlıyorum.
Günlük yaşantınızda çokça kullandığınız ve bir mekanizmaya sahip aletlerin nasıl yapıldığını hiç düşündünüz mü? En basitinden en karmaşığına kadar her aletin bir oluşturulma şekli, bir mühendisliği vardır.
Mekanizmalar
Mekanizmalar genellikle bir hareket ettirici -tetik- yardımıyla işleyen ve silsile halinde birbirini etkileyen parçaların bütününe denir. Somut ilerleyelim; uçlu kalemi ele alalım.
Çıt, çıt, ç... Uç, alt hazneden ayrılıyor ancak tamamen boşta kalmıyor, bu nedenle uç yalnızca belirli bir uzunlukta aşağıya iniyor. Bir de ucun çıkacağı bölümü yukarı doğru çevirelim ve bir daha "tetiğe"(kalemin üstü veya yeni modellerde yan tarafı) basalım. Basılı tutunca neredeyse ilerlemeyen hatta biraz da geriye düşen ucun mekanizması, kısa süreli basışlarda işlevini yerine getiriyor. Demek ki mekanizmada yer çekimi belirleyici bir etken değil. Aletin yalnızca dışından, sınama yolu ile buraya varabildik. Bunun devamında hangi parçanın nereye ait olduğuna ve nasıl çıkarıldığına dikkat ederek mevcut aleti parçalamaya başlayacağız.
Mümkün olduğunca tetik işlevsel kalacak ve her basışta ne gibi değişiklikler geldiğine dikkat edeceğiz. Bir parça çıkarıp tetiğe basacağız ve sonra bir parça daha... Ta ki ayıracak parça kalmayıncaya kadar. Bundan sonraki kısımda ise parçalarken "bir hayli" dikkat ettiğimiz parçaların yerini, hiç olmadığı kadar kolay bulacağız ve kalemi yeniden "inşa" edeceğiz.
Yukarıda anlattığım bu basit mekanizma, bize aletin temel işlevi olan "yazma" sonucunu veriyor. Bundan mütevellit diyebiliriz ki; mekanizmalar sonuca bağlanmışlardır.
Tersine mühendislik
Önce bu kavramın anlamına değinelim: Tersine mühendislik, bir aygıtın, objenin veya sistemin; yapısının, işlevinin veya çalışmasının, çıkarımcı bir akıl yürütme analiziyle keşfedilmesi işlemidir. Yukarıda bahsettiğim "uçlu kalem mekanizması"nın anlatılış şekli tam da böyledir. Yani yaptığım şey tersine mühendislikti. Elbette ki bu işlem her alette bu kadar kısa sürmeyecek. "Parçalama" esnasında çizimler yapılacak, notlar alınacak... İşte bu nedenle bozmak her zamankinden zor hale gelecek. Aksi takdirde tekrar yapmak mümkün olmayacaktır.
Tersine mühendisliğin, tarihte, devletlere yardımı
Japonya ve Hindistan gibi örnekler direk akla gelebilir. Nitekim bunlar doğrudur da. Bunlara ek olarak Dünya üzerinde kurulmuş olan neredeyse her devlet bu yola başvurmuştur diyebilirim. Bunu neye dayanarak mı söylüyorum? Aslında dayanak noktam, yine tersine mühendislik yaparak edindiğim bir düşünce, tarih kitaplarında sıkça rastlanabilecek bir olgu: Her devlet veya millet diğer milletlerle etkileşimde bulunmuş ve hep bir şeyleri iktibas etmiş kendine uyarlamış. Bu nedenle, çoğu millet veya devletin bu yola başvurduğu kanısındayım.
İlk iki örneği biraz daha açalım: 19 ve 20.yy Japonya'sı ve Hindistan'ı hem dünya savaşları hem de sömürüden gördüğü zararların bilançosunu çıkarmış ve çok kesin önlemler almışlardır. Ülkelerine getirilen aletler, aygıtlar için kimi zaman "Batılı" mühendislerin nezaretinde kimi zaman sadece kendi başlarına tersine mühendislik yoluna başvurmuşlardır. Bu, onlara kesinlikle, teknik anlamında ilerleme sağlamıştır. Öyle ki çakmaklı tüfeklere, "katanalar" ile koşan bir ordunun yerini bugün hayalet uçak kullanan bir ordu aldı.("Son Samuray" bunun acıklı bir örneğidir.)
Yazılım dünyasında tersine mühendislik
Mekanik aletler elbette bu teknikle "alaşağı" edilebiliyor ancak bunun yanında günümüzün vazgeçilmezleri "yazılımlar" için farklı bir durum mevcut. Mekanik aletlerin tersine mühendisliği çoğu kez uzmanlık gerektirmese de -zeki veya becerikli kişiler halledebilir- yazılımların tersine mühendisliği en basit yazılımlarda dahi bir uzmanlık derecesi gerektiriyor. Öyle ki yazılımlar, mekanizmaların aksine soyut parçalardan oluşuyor. Bu parçalar belirli kalıptaki karakter ve karakterler bütününden oluşuyor. Bunlara ek olarak yazılımlardaki "tetik" sayısı mekanik aletlere nazaran bir hayli fazla. Bu da, bu işlemi yokuşa süren bir diğer durumdur.
Teknik, bu ve bunun gibi nedenlerle ilerlediği için artık eski "parçalama" işlemi, günümüz teknolojisi ile başka bir şekilde yapılıyor. Artık tersine mühendislik uygulanacak obje, aygıt- veya her neyse- ufak bir stüdyoya yerleştiriliyor ardından da 3 boyutlu ortamı partiküler olarak algılama özelliğine sahip bir kamera ile belirli açılardan fotoğraflanıyor ve bilgisayar ortamında AutoCAD benzeri uygulamalarda "parçalanıyor". Böylelikle hassas kameralar sayesinde nesnenin, daha el değmeden, nasıl çalıştığı ortaya çıkarılabiliyor.
Yorum Gönder